21°
Bu ülkede işgalci emperyalist güçlere karşı büyük bir savaş yaşandı.
Can'lar feda edildi, bağımsızlıktan ödün verilmedi.
Kirli postalların bu toprakları çiğnemelerine izin verilmedi.
Halkın tamamını temsil eden Milli ve kurucu bir Meclis oluşturuldu.
Daha sonraki yıllarda, milli iradenin dışında tek partili katı bir yönetim ortaya çıktı.
Kendilerini milletin sahibi ve iradesi olarak gören zorba bir yönetim oldu.
Kuvvetin kanunda değil kişilerin belirlediği keyfi bir yönetim oldu.
Kökenleri farklı fakat;
Dini, Bayrağı, Devleti bir olan insanların arasında,
tefrika, inkâr'ı uluhiyet, red ve adaletsiz bir ortam oluştu.
Çınar ağacına, zakkum ağacının aşısı yapıldı.
Kendi düşünceleri doğrultusunda Tek tip insan politikasının gerçekleşmesi için; İnsanlık suçu işlendi.
İnancından dolayı öldürülen, sürgün edilen, sindirilen despotik ve zalimane bir politika izlendi.
İnsanlar Mensub olduğu kökeninden dolayı, horlandı aşağılandı, öldürüldü inkâr ve red politikası güdüldü.
Bunun adı çağdaş muasır bir medeniyet oldu.
Buda yetmedi koca bir ülkede, halkın içerisinde olmayan
ama ismini sözde halktan alan,
tek partili Cumhuriyet Halk Partisi adında,
devletin devrimci bir partisi oldu.
Kendileri yazdılar kendileri çizdiler.
Sadece yazdıklarını okuttular.
Kendi keyfi uygulamalarına kanun ismini verip,
halka tatbik ettiler.
Ağlayan Halk;
sefalet, korku, cehalet, muhtaç ve mazlumiyet içerisinde hayatını idame ettirmeye çalıştı.
İşte halksız, devrimci Cumhuriyet Halk Hareketi.
Ve buna tahammül etmeyen halkın kendisi vardı.
Diyet ödeyen, Can'ından olan, hayatını yaşayamadan direnen halkın kendisi.
Zakkum ağacının aşısını, bünyesine uygun görmeyip, red eden,
çınar ağacının kökü olan halkın kendisi.
Acılara katlanarak insanlığın ihtiyacı olan kazanımları elde eden irade.
Büyük bir sabır ve metanet içerisinde bugünlere gelen halkın kendisi.
Ağlayan ama gözyaşını içine gömmen halkın kendisi.
İstibdata karşı mücadele ederek bugünlere geldi.
Tek partili zihniyete karşı Zafer'in sevincine odaklandı.
Ama henüz o sevinci tam anlamıyla yaşayamadı.
Türkçülüğe dayalı devrimci halk hareketi başarıya ulaşamayınca,
Türk solu ve Kürt solundan oluşan, ikinci bir devrimci halk hareketi ortaya çıkartıldı.
Bu memleket henüz devrimcilerin,
O zorba zihniyetinin;
değerlerimizi yıkıcı, insanlarımızı öldürücü uygulamalarından kurtulamadı.
Elde edilen demokratik ve hukuki kazanımlarımız yok edilmek istenilmektedir.
Halka rağmen, darbe alt yapıları hazırlanarak halka darbe vurulmak istenilmektedir.
Beyaz Türkler ve beyaz Kürtler halkın çocukları ile aynı ortamda bulunmalarından rahatsızlık duymaktadırlar.
Dışardaki sahipleri ile birlikte halka öfkeleniyorlar.
Gözyaşı ve kan dökerek, silahların eşliğinde Şiddet uyguluyorlar.
Bu kadar direnen halk, bundan sonra daha güçlenmiş bir şekilde,
birliğini ve kardeşliğini tesis ederek,
İradesini ortaya koymak istiyor.
Devirmeden, kazanımları yok etmeden, yakmadan, yıkmadan…
Zarar gören unsurları onararak, eksik olanları tamamlayarak, olmayanları yaparak;
Rehabilite etmek istiyorlar.
Tek çatı altında;
adaletin timsali olan babanın,
Sevgi ve şefkatin timsali olan Ananın nazeretinde,
Bir evde kardeşçe yaşamak istiyorlar.
Birbirlerinden helallık isteyen kardeşler olarak,
Artık huzur içinde ve insanca,
güvenli ve adaletin hüküm sürdüğü bir ortamda yaşamak istiyorlar.
İntikam hırsı ile değil,
acıları unutarak,
Rahman'ın şefkati ve merhameti altında yemin ederek yaşamak istiyorlar.
Devrimci hareket değil,
Rehabilite merkezi kurmak istiyorlar.
Başka bir şey istemiyorlar…
Güneş'ten rahatsız olanlar,
Gündüzün gelişini engelleyemezler.
Her zalimin bir vahim sonu, her mazlumun bir Bayram'ı olacaktır.
İnşaallah…
"Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı vardır."
Vesselam….
