19°
Hayattaki en büyük hastalıklardan biri ‘benim yaptığım her şey doğrudur’anlayışıdır. Bu ciddi bir rahatsızlıktır. Ben doğruyu bilirim deyip istişareyi hiç düşünmeyenler, hata yaptıklarında eleştirileri de hazmedemezler. En ufak bir eleştiri karşısında hemen savunmaya geçer, eleştirenin kendisini eleştirdiği konu ile ilgilenmez, kendisiyle ilgilenmeye başlarlar. Zannederler ki, eleştirmen işini gücünü bırakmış onu yıpratmaya çalışıyordur. Bu dar düşünce ile kendini yer, bitirirler. Diken üstünde olanlar içinse durum daha vahimdir. Altındaki koltuğu çekecekleri düşüncesiyle her bir kelimenizden birşey çıkarırlar. Sonra telefonlar açtırılır, açılır.
-Her şeyi en iyi kendi bildiklerini düşündükleri için- eleştirilere de gelemeyenler, açarlar ağızlarını. Bazen gittiğiniz bir haberde bir laf sokuştururlar, bazen de sizi sözüm ona ortaklarınıza şikâyet ederler.
Kimden mi bahsediyorum?
Tabi Genç Kaymakamı Muammer Köken’den.
Genç Kaymakamlık görevine atandığında kendisiyle ilgili yaptığım ufak bir takım araştırmalardan geldiği yerlerde de basın ile pek geçinememiş. Kısacık Tunceli görevinin hemen öncesinde Posof basını ile yaşadığı polemikleri okuyunca orada çalışan meslektaşlarımı arama gereği hissettim. Meslektaşıma ilçemize yeni atanan kaymakam ile ilgili bilgi sahibi olmak istediğimi söyleyince ‘gelince görürsünüz’ demişti.
Görmeden yaşamadan önyargılı bakanlardan değilim. “Geldiğinde tanışır ve ortaya nasıl bir profil çıkacağına o zaman karar veririz” düşüncesiyle bekledik pek tabi.
İlçemizde göreve başlamasının akabinde çapı ne olursa olsun yaptığıçalışmaları elimizden geldiğince hiç birini atlamamaya özen gösterip manşet sayfalarımıza taşıdık. O zamana kadar normal giden seyir, yaptığımız bir iki yapıcı eleştirinin akabinde yerini buhrana bıraktı adeta. Hâlbuki yaptığımız eleştiriler kendisi, makamı ve ilçe halkımızın menfaatine olan eleştirilerdi. Eleştirilerimizi bir türlü hazmedemeyen ilçe kaymakamı, tanıdık tanımadık kim varsa arayıp bize müdahale edilmesini istedi. Kimi zaman saatlerce görüştüğü bu sözüm ona eş-dost! eleştirileri kesmemizi ve kendisiyle aramızı bozmamamızı istediler. Yani halkın sesi olan gazetede fakir fukaranın haklarını yazmayıp, yanlışlara müsamaha gösterip birde buna alkış tutacaktık.
Ama tutmadık! Dik durup halkın yanında olacağımız mesajını hem gazetemizden siz değerli okuyucularımıza, hem bizleri arayıp birilerine şirin görünmeye çalışan sözüm ona eş-dosta, hem de kendisinin şahsına verdik.
Bu mesajımız ve çizgimizin rahatsız ettiği ilçe kaymakamı ise işlerini bırakıp sözde açık aramaya, birilerini yollama cihetine gideceğini öğrendik. Buyursunlar! Bizde açık çok! Buyurduklarında isteriz ki buyuranda buyursun. Buyursun ki; kamu menfaati için yayımlamadığımız ‘kurum açıkları’nı, kapısına gittiklerinde derdini anlatamayan ‘yoksul açıkları’nı, etrafında edata örümcek ağları ören sözüm ona fikir hocalarının açıkları'nı yerinde görsün ve duysun! Posof’taki açıklarda bize kalsın yeri ve zamanı geldiğinde artık.
Ha bu arada bizim açıklar mı? Üzgünüz. Bizler bağlı bulunduğumuz basın ilan kurumu tarafından yıl içinde periyodik olarak zaten kapsamlıca denetleniyoruz. Maalesef bu oltada da birilerine balık çıkmayacak!
Sözün özü “sizler denetleyedurun, bizler yanlış gördüğümüzü eleştirmeye devam edeceğiz!”
