Verdiği bir röportajında “Atatürkçü olmayan aramıza giremez, bu ilkemizdir” diyen ve hem Ergenekon Davası sanıklarını savunan, hem de çözüm sürecine dair eleştirilerde bulunan AKUT’un lideri Nasuh Mahruki’nin açıklamaları Bingöl’de tepkiyle karşılandı.
Yayınladıkları deklarasyonla tepkilerini paylaşan AKUT Bingöl Ekibi, Mahriki’nin açıklamaları nedeniyle huzursuzluğun baş gösterdiğini vurguladı ve Çözüm Sürecini desteklediğklerini “Barışa hasret kalan bir toplum olarak bölgedeki bu sükuneti ve barışı insan hayatı gibi değerli buluyor ve destekliyoruz sözleriyle duyurdular.
İşte Akut Bingöl Ekibi’nin yayınladığı o deklarasyon;
AKUT misyonu gereği her türlü siyasi oluşumların üzerinde bir kurum olduğu, amacı sadece hayat kurtarmak üzere kurulu kader birlikteliği inancı taşıyanların bir araya geldiği, kutsal bir oluşumdur. Ancak son günlerde kamuoyunu ziyadesiyle meşgul eden AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nasuh Mahruki’nin açıklamaları nedeniyle dahili huzursuzluk baş göstermiş, böylesi bir kurumu yıpratmak için pusuda bekleyen odakların ekmeğine yağ sürmüştür.
Amacı hayat merkezli bir kurumun çok değerli görülen başkanına belki söylemleri itibariyle değil, söylenen mekan ve söyleyiş şekli sebebiyle bu beyanları AKUT’u zor durumda bırakmıştır. “Varlık sebebimiz” dediği Atatürkçülük ilkesinin yanlış yorumlanması, “Atatürkçü olmayanı aramızda barındırmayız, ya da aramıza almayız” diyen sayın başkana, 2002 yılından itibaren hayat kurtarmada hayatını ortaya koyan, ailesini ihmal eden, zevkinden ödün veren, tutkularından vazgeçen AKUT BİNGÖL Ekibi’ni oluşturan parçaların ve bu parçaların bir araya gelmesiyle büyük bir yapbozun bozulmaz, yılmaz neferlerine, Atatürk ilke ve inkılaplarının bir baskı unsuru, ayrımcılık nedeni, varlık sebebi, faşizan bir malzeme haline getirilmesine, insanlığın olmazsa olmazı haline dönüştürülmesine şiddetle karşı olduğumuzu beyan ederiz.
Biz AKUT BİNGÖL Ekibi gönüllüleri olarak birçok siyasi görüşün sahibiyiz ancak AKUT çatısı altında bu fikirlerinin beyan edilmediğini, siyasi taraf olmanın ayrışmalara ve dolayısıyla çatışmalara sebep olacağı bilincini yürekten taşıyoruz. Bu bağlamda biz AKUT BİNGÖL Ekibi olarak ne Ergenekon’u, ne Mehmet Perinçek’i, ne Abdullah Öcalan’ı, ne de herhangi bir siyasi görüş argümanını birim merkezimize sokmadığımızı tüm açık yürekliliğimizle deklare ediyoruz. AKUT çatısı altında aldığımız bütün eğitimler, insan hayatına değer vermek adına hayat kurtarmaktır.
Bitaraf olmayan bertaraf olur ilkesinin AKUT gibi kutsal bir mekanda geçerli olmadığını iyi biliyoruz. Herhangi bir afetin olmaması için gece uyurken dua eden bu civanmertlerin bu tür siyasi beyan ve eylemlerle bölünmesine de şiddetle karşı olduğunun bilinmesini isteriz. Bu ülkeyi oluşturan makro ve mikro etkenleri göz ardı etmek yıkılan bir yapının çatırdama sesleri gibi olduğunu çok iyi bilmekteyiz. Bu güne kadar yapılan operasyonlarda kimliğimiz ve ırkımızdan dolayı bir tepki almamamızın sebebi hayat kurtarma odaklı eylem içinde olduğumuzdur. 11 yıllık birim hayatımız boyunca hiçbir siyasi görüşün ve partinin uzantısı olmadık, olmayız da. Derneği ziyarete gelen siyasi parti temsilcileri bile derneğimizde bizi siyaset üstü gördüklerinden ötürü siyaset konuşmaktan imtina edip çay içerken sorunlarımızı dinlemişlerdir, hepsi bu!
Bölge insanı olarak otuz beş yıllık savaşın acılarını yakinen yaşamış, tüm olumsuzluklara rağmen ayakta kalmaya çalışmış insanların yaşadıklarıyla ilgili; bu bölgeden kilometrelerce uzakta canı yanmadan, hiçbir olumsuzluk yaşamadan, televizyon kanallarında, gazete sütunlarında ahkam kesmelerini kesinlikle kabul etmemekteyiz. Bu olumsuzluklardan AKUT BİNGÖL Ekibi olarak fazlasıyla nasiplendik. Biz yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevdiğimizden, operasyon zorlukları bir yana vızıldayan kurşunların arasında insanları hayata tutundurduk. Düşen helikopterin içinde sıkışan yaralı askerlerimizi kurtarırken duyulan hisler bizi, Bingöl’ün Genç ilçesinde tren bombalanmasında kurşunların arasına sokan hislerle aynıdır.
Barışa hasret kalan bir toplum olarak bölgedeki bu sükuneti ve barışı insan hayatı gibi değerli buluyor ve destekliyoruz.
Tüm ırkları bir arada tutan, ortak payda olan, ırkçılığı şiddetle yasaklayan, yapanları lanetleyen bir dinin ve bu dini temel ilke olarak kabul eden bu insanların dinci diye yaftalanmasını da kabul edemeyiz. Ancak dinin bir siyasi argüman olarak kullanılmasına, bir kesim mihraklar tarafından tekelleşmesine karşı olduğumuzu da tüm kalbi duygularımızla haykırıyoruz.
Şairin dediği gibi:
“Ve andolsun ki hiçbir kurşun, hiçbir çelik, hiçbir toprak ve hiçbir vatan daha kutsal değildir insandan!”
