Doğu ve Güneydoğu Sivil İrade Platformu tarafından İstanbul-Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde tertiplenen iftar programına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı hemşerimiz Dr. Cevdet Yılmaz, Kalkınma Bakan Yardımcısı Yusuf Coşkun, eski Bingöl Milletvekili Şebnem Koçakelçi, Hukukçu ve Politikacı hemşerimiz Avukat Yücel Ortak ile aralarında doğu ve güneydoğu bölgesinden İstanbul’da yaşayan siyasiler, kanaat önderleri ve sanatçılar olmak üzere yaklaşık 5 Bin kişi katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Doğu ve Güneydoğu Sivil İrade Platformu Koordinatör’ü ve AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı hemşerimiz Mimar Yunus Fırat Aydın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlılık vurgusu yaptı. Konuşmasında "Siz bizi hiç yalnız bırakmadınız, biz de sizi hiç yalnız bırakmayacağız” diyen Aydın: “Sayın Cumhurbaşkanımız size özel teşekkür etmek istiyorum. Yoğun programınızın altında bize zaman ayırdınız. Ve bizleri şereflendirdiniz. Bizi her zaman ki gibi yine yalnız bırakmadınız. Çünkü daha Milli Türk Talebe Birliği döneminden gönül dünyanızda Doğu-Güneydoğu bölgesi nasıl yer tuttuğunuz hep yakın dostlarınıza dillendirirdiniz. Ardından rabbim size İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı nasip etti yine o samimiyetinizi gösterdiniz. Bölgeden İstanbul’a size yardım için geldiğinde sizler o onları üzerinde İBB logosu bulunan birçok banklar, araçlar ve konteynırlar hediye ettiniz. Allah size 2002’de iktidar nasip ettiğinde, siz bizleri yine yalnız bıraktınız. Yine bizlerle beraber çalıştınız. Fakat şimdi duble yollarda Sılah-i Rahime giderken size içten dualar ediyoruz. Ferhat misali tüneller açıp gönül yollarımızı daha da birleştirdiniz. Belki havayolu ile memlekete gitmek 2 saat sürmesi çok büyük bir hayaldi. Fakat bu hizmetlerden nasibini en büyük bizim bölgemiz oldu. Bunlar hepsi bizleri onurlandırıyor. Fakat içimiz acıtan ve üzen şeylerde vardır. Rabbim kimimizi Türk, Kürt, Zaza, Arap, Çerkez, Laz ve Boşnak yarattı. Biz dillerimizin ve renklerimizin farklılığı Allah’ın ayetlerinden bilirdik. Lakin birileri bunları kabul etmezdi. Bu ret ve inkar politikasında sizin devr-i iktidarınızda bunları tarihin çöp kutusuna attınız. Bundan diyorum ki, bizi hiç yalnız bırakmadınız. Bizde sizi yalnız bırakmayacağız” dedi.
Hemşerimiz Aydın’ın konuşmasının ardından kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “"Yeryüzünde yaşayan Allah'ın kulları içinde galiba en sevgili olanlarından biriyiz. Çünkü Rabbimiz bize öylesine güzel, öylesine birbirini tamamlayan, öylesine cazip, öylesine hayret uyandırıcı farklılıklar vermiş ki dünyanın başka yerinde bunun örneğini bulmak gerçekten çok zor." diyen Erdoğan, bu büyülü zenginliğin, bu masalsı farklılığın yeri olan Anadolu ve İstanbul'un tarih boyunca hep medeniyetlerin boy verdiği, dünyanın en bereketli toprakları olduğunu kaydetti.
Üstelik bu toprağın öyle bereketli olduğunu, herkes birbirine karışıyor olsa bile hiç kimsenin kendi rengini, kendi biçimini, kendi özünü kaybetmeden orada varlığını sürdürebildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim tarihteki en büyük başarılarımızdan birisi kesrette vahdet yani çokluk içinde birliği biz sürekli olarak muhafaza etmeyi başarmış olmamızdır. Bunu yaparken ecdadımız lügatinde hiçbir zaman öteki mefhumuna yer vermedi. Onun yerine başka kelimesini seçti. Bu topraklardaki tüm başkalar, bizimdir. Biz, Kurtuluş Savaşı'na da bu ruhla girdik. Vatanımız işgal altındaydı ve vatan için ayağa kalkanların hiçbirisine kökenleri, dinleri, inançları sorulmadı. Bu topyekun kıyama katılanların kimisi medreselerde yetişmişti kimisi askeri mekteplerde okumuştu, kimisi tıbbiyeden, mülkiyeden mezundu. Ama hepsini bir araya getiren şey öteden beri işaret ettiğimiz milli iradeydi, milli iradenin üstünlüğüydü. Ellerindeki tüfekler belki kırıktı ama kalplerinde iman, dudaklarındaki dua, yüreklerindeki heyecan aynıydı ve çok güçlüydü.
Böyle olduğu için de kimse kimseyi ötelemedi, ayağına basmadı, horlamadı, aşağılamadı. İşte biz bugün aynı ruhla tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet şiarıyla Erciyes'in, Ağrı'nın, Toroslar'ın, Cudi'nin başı göğe eren doruklarına nakşedildi."