Fırat Kalkınma Ajansı’nın (FKA) desteğiyle Hayat Boyu Eğitim ve Şiddetle Mücadele Vakfı (HEGEM) tarafından Bingöl’de yapılan ‘Sosyal Analiz’ çalışması kapsamında kentin taziye geleneği ele alındı. Kentte en canlı ve yaygın olan geleneklerden birisinin de taziye geleneği olduğu vurgulanan çalışmada, katılımcıların görüşlerine de yer verildi.
Katılımcıların çoğunluğu, taziye geleneğinin Bingöl’de başladığını dile getirerek, “Cami evleri ve taziye geleneği toplu olarak Bingöl’den çevre illere yayıldı. Yani kurucusu Bingöl’dür. Her tarafta var hemen hemen. Bingöllülerin yoğun olarak bulunduğu illere de onlar götürdü. Ankara’da dahi var şu anda. Tabi daha eskiden evlerde vardı, daha sonra nüfus kaldırmayınca taziye yerleri yapıldı” görüşlerini paylaştı.
Taziye geleneğini canlı tutan faktörlerden birisinin de taziye evleri olduğunu ifade eden katılımcılar, şu görüşleri paylaştı; “Eskiden taziye yerlerimiz yoktu. İnsanlar ziyaretçilerini evlerinde ağırlıyorlardı ve bu durum insanlara büyük sıkıntı yaratıyordu. Ancak taziye evi geleneğinin başlaması insanların biraz daha rahat etmesini sağladı.”
Bingöl’de yaşayan görevlilerin görüşlerine de yer verilen çalışmada, şu ifadelere yer verildi:
“Bingöl’deki bu geleneğin canlılığına dikkat çekmekte; şunları söylemektedirler: Bingöl kadar ölülerine değer veren bir yer görmedim. Bizde de değer veriliyor ama bu kadar değil. Bingöl’de gerçekten bir taziye geleneği vardır. İnsanlar tanıdığı ya da tanımadığı bütün insanların taziyelerine gidiyor ve burada taziyeler bir düğün havası gibidir. Yani 3 gün boyunca insanlara yemek veriliyorlar. Biz o kadar özen göstermiyoruz. Mezar taşı falan gibi. Bence gerek yok. Bingöl’deki taziye geleneğinin resmi kurumlarda hizmeti aksatacak boyutlara geldiği ifade edilmektedir. Yemek ve benzeri şeyler var. Din ve kültürel şeyler iç içe geçmiş Vali mesai saatleri içinde taziyeye gidilmesini yasaklamıştı, kurumlarda kimse kalmıyor diye. İlde vefat eden kişi mümkün olan en kısa zamanda defnedilmektedir. Buna özellikle önem verilir. Definden sonra taziye evine gidilmektedir. Burada vefat edenin yakınlarına başsağlığı dileniyor ve dualar ediliyor. Camilerde ve taziye evlerinde olur. Gelenlere çay ve yemek ikram edilir. Komşular ve akrabalar olarak taziye evine yemek götürür yaslarını paylaşırız. Taziye yerine her gelenle Fatiha okunur. Her gelen Fatiha veriyor 3 güne kadar. Eskiden sigara dağıtımı vardı 10-15 yıl önce. Ancak vali bunu kaldırdı. Şimdi çay servisi var. İmam 3 gün dua edip Kur’an okuyor ve taziyelerimiz mezhep ayrımı olmadan yapılıyor. Taziye yerinde yas tutulmadığı, siyah giyilmediği ifade edilmektedir. Taziye sahibi taziye evinde dolaştırılır ve gidenleri kapıda uğurlar. Bunun nedenini bir katılımcı şöyle dile getirmektedir: Ben taziyede acılı insanın gelen gideni yanına gelmesine, dolaşmasına şaşırdım. Ben dedim bu adam zaten acılı siz bunu niye dolaştırıyorsunuz? Sürekli bakıyor gelene diyor ben bunu es geçmeyeyim. Dedim bu otursun gelen giden onun yanına gelsin. Onlarda dedi, bu adam acılı sen bunu dolaştıracaksın ki acısını unutacak. Taziyelerde dargınların barıştığı sık sık vurgulanmaktadır. Bunun toplumsal barışa etkisi ve katkısı dile getirilmektedir. Müslüman olarak görevimiz. Biz onu bir görev olarak kabul ediyoruz. Ölen kişilerin yakınlarının acısını paylaşmak barışma nedenleri de oluyor. Mesela diyelim ki iki hasım vardır. Bir diğerinin taziyesinde gittiği zaman oradaki husumet de bitiyor. Ben Bingöl’deki bu geleneği diğer illere oranla bir üstünlük olarak görüyorum. Bizde çok birleştirici bir unsur olarak görülür. Yakınları bir araya getiren. Bir birilerini tanımayan insanların bile ortak bir mekânda bir araya geldiğini görebiliyoruz. Bu da insanların kaynaşması açısından önemli gördüğüm bir şeydir. Taziye geleneğinin bireyleri tanıştırdığı ve sosyalleştirdiği belirtilmektedir. Ben bir Bingöllü olarak çoğu akrabalarımı taziyelerde gördüm. Orada onlarla tanıştım ve akrabalık bağım olduğunu öğrendim. Bu çok daha sosyalleştirici, insanları bir araya getiren nitelikte inşallah bu özelliğimizi kaybetmeyiz. Bir katılımcının, En güzel işlemlerimizden bir tanesi taziyedir ifadesi genel olarak diğer katılımcılar tarafından desteklenirken, bu geleneğe eleştirel yaklaşanlar da vardır. Taziye geleneğine eleştirel yaklaşanlar gerekçelerini şu ifadelerle dile getirmektedirler: Bence burada taziye kültürü biraz abartılıyor. Yani hayatı durma noktasına getirmenin bir anlamı yok. Yani ölüde birleştiğimiz kadar diride de birleşmeliyiz. İlimizde aslında böyle bir geleneğin olması güzel bir şeydir ama artık gösterişe dönüştü. Kimin taziyesine daha çok katılım oldu. Kimin taziyesinde ne ikram edildi. Kimin ikram ettiği şey daha pahalı diye insanlar gösteriş yapmaya başladılar. Bence de artık bu bir gösteriye dönüştü ve insanları artık zor durumda bırakmaya başladı. Çünkü insanlar başkasının ikram ettiği yemek ve içecekten daha fazlasını ikram etme yarışına girdi. Bu durum taziye sahipleri için bir eziyet duruma geldi. Artık taziye sahibi yakınının ölmesini istemiyor. Yarabbi ya canını alma ya da benim de canımı onla beraber al! Demeye başladı insanlar. Taziye evi ekonomik açıdan insanları zorladı. Ama bir sosyalleşme alanının oluşması açısından önemli bir gelişme. Aslında bu durum olumsuz başka yönler de oluşturmaya başladı. Mesela eskiden hocalar gelir taziyelerde otururlardı. Şimdi taziyenize gelmek ve dua okutmak için para isteyen hocalar çıkmaya başladı. Artık taziyelerin her faslı paraya dönüştü.”
Raporun sonuç kısmında ise “Sonuç olarak, Bingöl’de taziye geleneği dini, sosyal, insani ve ekonomik boyutları olan canlı bir gelenektir. Genel olarak bu gelenek benimsenirken, eleştirel yaklaşanlar da vardır” ifadelerine yer verildi.