Google News' te Takip Edin

Bingöl genç haberleri google

DOLAR 32,5895 % 0.28
EURO 34,7718 % 0.05
GRAM ALTIN 2.489,90 % 0,22
ÇEYREK A. 4.070,99 % 0,22
BITCOIN 2.076.063 3.493
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 14°
Google News

CAMP DAVİD ANTLAŞMASI;

CAMP DAVİD ANTLAŞMASI;

SİYONİST İSRAİL ,MISIR’IN FİRAVUNLARI VE ÜMMETİN YERLİ YAHUDİLERİ.!

Son Güncelleme :

22 Ekim 2013 - 14:45

CAMP DAVİD ANTLAŞMASI;

17 Eylül 1978 yılında imzalanan Camp David antlaşması; İşgal devleti İsrail’in, Arap dünyası içerisinde bir uzlaşma sürecinin başlangıcı olan ve aynı zaman da Siyonizm’in hedeflerine ulaşım noktasında kazanım sağlayan antlaşmadır. Camp David antlaşmasının tarafları; Ortadoğu Coğrafyasında FİRAVUNLARIN en çok yetiştiği ülke olan MISIR, diğeri ise Peygamberlerin en çok gönderildiği kavim olan fakat bir türlü İman etmeyen ve Allah’a karşı saygısızlık ve hayasızlık içerisinde bulunan İsrailoğulları yani SİYONİST İSRAİL. Bu antlaşma ile Arap ülkeleri içerisinde SİYONİST İSRAİL’İ tanıyan ilk ülke MISIR olmuştur. Bu antlaşma ilk zamanlarda Ortadoğu’da bulunan ülkelerin tepkisini çekmiştir. Daha sonra kademe kademe bu tepki ortadan kalkmıştır. Kademe kademe kalkan bu tepkiden sonra, 13 Eylül 1993 yılında FKÖ(Filistin Kurtuluş Örgütü), Oslo İlkeler Anlaşmasını imzalayarak işgalci SİYONİST İSRAİL’i devlet olarak resmen tanıdı. 2003 yılında bir başka Arap ülkesi olan Ürdün, Akabe antlaşmasını imzalayarak SİYONİST İSRAİL’i resmen tanımış ve diplomatik ilişkileri karşılıklı olarak fiilen başlatmışlar. Fakat ÜRDÜN ayrı bir siyasi kozmopolitik çalışma içerisindeydi. 1973 yılında Yom Kippur Savaşı olurken, Mısır, Suriye ve Ürdün bloğu, diğer blokta ise İSRAİL yer almaktaydı. Fakat her ne kadar Ürdün Yom Kippur Savaşı’nda Arapların yanında yer aldıysa da, Kral Hüseyin dönemin ABD Dışişleri bakanı Kissenger’a; ‘’Biz İsraillilerle savaşmayacağız, onlar da bize saldırmasın beyanatını vermesi’’ farklı bir yapıda olduklarını göstermekteydi.

Bundan önce 1967 savaşından yenilgiyle ayrılan Arap bloğu, kaybettiği toprakları geri almak istemiştir. Nitekim 1970 yılında Cemal Abdülnasır ölünce yerine gelen Enver Sedat, bir Arap bloğu daha oluşturarak kaybedilen toprakları geri kazanılması için karşı saldırı yapmaya başlamıştır. 6 Ekim 1973 yılında başlayan bu savaş Müslümanların Ramazan Ayı’na, Yahudilerin kutsal günleri olan Yom Kippur’a denk gelmiştir. İsrail Golan Tepeleri ve Sina yarımadasından çekilmeye başlamıştır. Bu savaş başlangıçta Arapların lehine görünse de, ilerleyen zamanlarda SİYONİST İsrail’in lehine sonuçlanmıştır. Bu savaşın içeriğine bakıldığı zaman, Arap bloğunu destekleyen bir Sovyetler birliği, İSRAİL’i de destekleyen ABD bulunmaktaydı.

Camp David antlaşmasından önce, 18 Ocak 1974'te İsrail ile Mısır arasında barış anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre, Mısır Süveyş Kanalı'nın doğu yakasındaki güçlerini azaltacak, buna karşılık İsrail de Sina'da Milta ve Gidi geçitlerinin batısına çekilecekti. Bu anlaşma 4 Eylül 1975 tarihinde imzalanan ikinci bir anlaşma ile tamamlandı. Bu tarihten sonra İsrail ve Mısır arasında yakınlaşmalar olmuştur. Fakat 1978 Mart ayında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissenger’in arabuluculuğuyla bu antlaşmalar daha geniş bir çerçevede ele alınmış ve CAMP DAVİD antlaşması olarak tarihte ki yerini almıştır.

İşte CAMP DAVİD antlaşmasının maddeleri;

1) İsrail, Sina Yarımadasından çekilecektir.

2) İsrail ve Mısır arasında devlet düzeyinde diplomatik ilişkiler kurulacak

3) İki ülke birbirlerinin toprak bütünlüğünü ve barış içinde yaşama hakkını kabullenecek.

4) Sina’da tampon bölgeye BM Barış Gücü yerleştirilecek.( Bu barış gücü ABD’nin belirteceği bazı ülkelerin orada bulunması anlamına geliyor. ABD, NATO üyesi olmayan İSRAİL’İN askeri sistemini orada koruyup, BM barış gücü askeri gibi göstermiştir.)

5) İsrail gemilerine Süveyş Kanalı’ndan serbest geçiş hakkı tanınmıştır.

6) Gazze ve Batı Şeria’da ki Filistinlilere tam özerklik verilmesi için görüşmeler yapılacaktır.

7) Batı Şeria ve Gazze'de kendi kendini yöneten bir idarenin yapılması için seçimler yapılacak. İsrail bölgeden 5 yıl içinde çekilecek. (Cumhuriyet, 8 Eylül 1982)

Yukarıda ki maddelere bakılınca İsrail’in bütün güvenceleri yerine getirilmiştir. Fakat Filistin konusunda ki maddeler üzerinde hiç durulmamıştır. Bu maddeler üzerinde zaman zaman taraflar

arasında Siyasi krizler yaşansa da, Garantör ABD’nin devreye girmesiyle bu krizler aşılmıştır. Mısır da, Filistin konusunda esnek davranmıştır. Çünkü Mısırı yöneten firavunların ABD ve Batı yanlısı olmasından dolayı, Filistin konusunda ki maddelere pek ehemmiyet verilmemiştir. İşgalci İsrail ve Mısır arasında kalan FİLİSTİN 1993 yılına kadar Mısır devletinin kontrolü altında kaldı. Nitekim 1993 yılında FKÖ(Filistin Kurtuluş Örgütü), işgalci İsrail devletini tanımaya başladıktan sonra, Mısır kontrolünü bu bölgeden çekmiştir. Bu bölgeden Mısır’ın kontrolünü çekmesi üzerine FİLİSTİN-İSRAİL savaşları tekrardan nüksetmiştir.

Camp David antlaşmasının olması, Ortadoğu’da bazı dengelerin değişmesine sebep olmuştur. Baasçılık ve Arap milliyetçiliği gibi rejimler de ciddi anlamda bir darbe alırken, bunun yerine Ortadoğu’da değişen ve gelişen politikaların’ ’ÜMMETÇİLİK’’ akımının başlamasına ve gelişmesine zemin hazırlamıştır. ‘’FİLİSTİN’’ davasında görüldüğü gibi.

2013 yılında MISIR da yapılan askeri darbenin zemininde ve nedenin de CAMP DAVİD Antlaşması yatmaktadır. Seçim ile gelen Mısır’ın ilk Cumhurbaşkanı’nı devirmek ve CAMP DAVİD antlaşmasını sürdürmek isteyen Siyonist’ler, çıkarlarını korumak adına MISIR ’da bu darbeyi düzenlemişler. Sebebine gelince Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi; CAMP DAVİD ’de geçen Sina Yarımadası, üzerinde ki asrın projesini gerçekleştirmek üzere iken, devreye dış güçlerin uşaklığını yapan firavunlar girmiştir.

Yukarıda belirttiğim üzere ‘’ÜMMETÇİLİK’’ anlayışı gelişmeye başlamıştı. Nitekim uzun yıllar sonra Mısır’da FİRAVUN ’un yerine bir MUSA geldi. Bu Musa’da Siyonistlerin politikalarını, çalışmalarını ve ortaklığını kabul etmediği için zorbalıkla koltuğundan indirildi. Seçimde alınan yüksek oranda ki oy potansiyeli demokrasi olarak kabul görülmedi. Demokrasi, Müslüman’a işlemez, ama Müslüman’ın kendini savunması durumuna geçince işte o zaman, karşı güçler için işler. Zaten biz Müslümanlar demokrasiyi kabul etmiyoruz. O alçaklık ve zillet onların alınlarına yapışıp kalsın, varsın biz zindanlarda çürüyüp gidelim. Bir meydan da 17’lik çiçek gibi soldurulalım. Ne önemi var?

‘’Onlara karşı bize ALLAH yeter’’.

Peki, Sadece Siyonistler mi bu işin içerisinde bulunuyordu?

Elbette ki: Hayır.

Birde bizim ‘’YERLİ YAHUDİLERİMİZ’’ vardı. Vehhabi kırması Suudi rejimi, onun hortlayan firavun yavrusu Selefi Nur Partisi(Bu isme layık olmayan ve kirleten ahmaklar güruhu), ve Yaveri Katar’da Siyonistlerle aynı çizgide yer aldılar. Bu fitnenin merkeziyetçi topluluğu, MUSA’nın çalışmaları ve politikaları kendi tahtlarının sonunu getireceği düşüncesini taşıdıkları için, alçakça yapılan bu darbeye utanmadan açıkça destek verdiler. Bir gün Karun ve Firavunların yerin dibine çekildiğini göreceğiz.(İnşALLAH)

Elbette ki bu Siyonistlerin Ortadoğu’da yaptığı ilk fitne çalışması değildir, son fitneleri de olmayacaktır. Siyonizm’in hedefi kendi ırkını üstün ırk kılmak, geri kalanları ise kendisine kul köle yapmaktır. Bundan dolayı bayraklarına bakınca dahi anlam vurgusu yapmaktadırlar; Yıldızlı bayraklarının manasını da açıkça şöyle ifade ediyorlar; Suudi Arabistan’ın güneyinden başlayıp, Nil’in sonuna olan topraklar bize vaat edilmiştir, fakat başkaları tarafından işgal edilmiştir safsatasını nesillerine anlatmaktadırlar.

CAMP DAVİD antlaşmasının Siyonistlere getirisine bakıldığı zaman, birçok Arap ülkesi ile aleni olmasa da, istihbarat paylaşımında iyi ilişkiler içerisinde olduğunu görebilmekteyiz. Bundan dolayı Filistin konusunda fikir ayrılığı olduğu gibi, Mısır konusunda da aynı politikayı devam ettirmesi şaşılacak bir durum olmadığını bizlere göstermektedir. İsrail, işgal ettiği Filistin topraklarına sürekli olarak çeşitli "ikna" yöntemleri ile diasporadan getirdiği Yahudileri yerleştirirken, buranın gerçek sahipleri olan Filistinlileri, yaşam şartları son derece ağır, dış dünyadan izole edilmiş kamplara hapsetti siyonistler,

Mısırın firavunları ile beraber. Ayrıca Siyonistler, Araplarla ayrı ayrı ilişkiler kurmayı yeğlemektedir. Nitekim İsrail'in bu amacına ters düşen ABD Başkanı Kennedy, Mossad'ın hedefi haline gelmişti ve bir Yahudi tarafından öldürülmüştü.

İsrail, doğrudan yapılacak görüşmelerde, Arap ülkelerinin tümünden daha büyük olan silah gücünü en büyük ikna unsuru olarak görmektedir. Hem ekonomik hem askeri gücünü ön planda tutması, Arapların yaşamlarına olan düşkünlüklerinden korkaklıklarından ve ‘’bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ mantaliteri ile hareket ettikleri için, İSRAİL Ortadoğu’da istediği gibi hareket etmektedir. Enver Sedat’tan bugüne kadar gelen bütün Firavunlar arasında CAMP DAVİD antlaşması üzerine bir sorun veya bir sıkıntı yaşanmamıştır. Çünkü gelen devlet başkanları İsrail’in hem silah gücünü hem de ABD ve İsrail tarafından yüklü miktarda para yardımları olduğu için, bu konu hep göz ardı edilmiştir. Seçimle gelen Lider Muhammed Mursi bunu kabul etmediği için ve aynı zamanda reddettiği için tahtından darbeyle indirilmiştir.

Evet, CAMP DAVİD antlaşması Ortadoğu’yu parçalamıştır. Ortadoğu’nun büyük gücü olan MISIR’ı; Siyonizm’in, ABD’nin, AB’nin ve Yerli Yahudilerin Oyuncağı kılmıştır.

 

Fİİ EMANİLLAH

Seyfullah GİRİŞEN

Uluslararası İLİŞKİLER UZMANI

Sgirisen21@gmail.com

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.