DTK Eş Genel Başkanı ve Şırnak Milletvekili Selma Irmak, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ve HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’dan oluşan heyet, Bingöl’e gelerek, Emniyet Müdürü ve beraberindekilere yönelik düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin incelemelerde bulundu.
Bingöl Barosuyla yapılan görüşmenin ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Bingöl İl Başkanlığı’na gelen heyet, olay üzerine açıklamalarda bulundu.
IRMAK: “BU FİLMİ DAHA ÖNCE GÖRDÜK”
Burada toplanan partililere yönelik ilk değerlendirmede bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Selma Irmak, Türkiye’de çözüm sürecinde gelinen her kritik aşamada dönem dönem böyle olayların yaşandığını söyledi.
Suikast, akabinde Genç yolundaki infaz ve devamındaki tutuklamaları ‘biz bu filmi daha önce görmüştük’ olarak değerlendiren Irmak: “Bu filmi tam da bu coğrafyada, bu üçgende, Bingöl-Genç-Diyarbakır bölgesinde defalarca gördük. Burada karanlık eller hiçbir zaman eksik olmadı ve karanlık eller burayı karıştırmaya, bura üzerinden bütün Türkiye’yi karıştırmaya, alınan mesafeleri geriye sardırmaya hep devam ettiler” dedi.
“2 FARKLI OLAY YAŞANDI”
Aynı gece iki farklı olayın yaşandığını ve emarelerin çok net olduğunu belirten Irmak, olayların bilinçli bir şekilde birleştirildiğini vurguladı.
İki olayda kullanılan silahlardan çıkan mermilerin aynı olmadığını ifade eden Irmak: “Şuanda balistik raporları da ortaya çıkıyor ki, infaz edilenlerin elinde olduğu söylenen silahlar ile suikastta kullanılan silahlardaki kurşunlar birbirini tutmuyor. Çok açıktır ki bu cinayet tasarlandı, bu cinayetle birlikte bu infaz da tasarlandı” diye konuştu.
BEŞTAŞ: OLAYLARIN AYNI OLMADIĞI RESMİ OLARAK ISPATLANDI
Irmak’tan sonra değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Genç yolunda infaz edilen şahısların suikast failleri olmadıklarının resmi olarak ispatlandığını söyledi.
Bingöl saldırısı ve akabinde gerçekleştirilen infazla ilgili kamuoyuna açıklayıcı bilgi verilmediğini vurgulayan Beştaş: “HTS raporlarıyla, balistik incelemeleriyle ve daha birçok maddi delil ile aslında o insanların yargısız bir şekilde infaz edildiği ortaya çıktığı için bu sefer yeni bir oyun devreye giriyor. Yeni tutuklamalar oluyor. Burada önemli olan nokta; olay aslında söylenildiği kadar karanlık değil. Eğer emniyet yetkileri, devlet isterse bu olayın faillerini ortaya çıkarabilir bu o kadar zor değil. Her anlamda gelişkin bir izleme, takip ve tespit yöntemleri var. Hukuken bunlar mümkün” dedi.
“OLAYIN ÖTELENMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”
Olayın 90’lı yılarda olduğu gibi ötelenmeye çalışılacağını ifade eden Beştaş: “Bu olayla ilgili Başbakan yâda Cumhurbaşkanı niye konuşur? Aynen 90’lı yıllarda olduğu gibi Demirel konuşurdu, Tansu Çiller konuşurdu ertesi gün faili meçhul cinayetler olurdu. Yâda cinayetler olduktan sonra o cinayetlerin neden oldukları açıklanırdı bize. Bildiğiniz üzere Bahtiyar Aydın olayı, yâda Mete Sayar olayı yâda Abdulgaffar olayı, olaydan 20 yıl sonra davalar açıldı ve olayın nasıl devlet içi örgütlenmelerle kontra gerilla faaliyetleriyle farklı ilişkilerle yapıldığı ortaya çıktı. Fakat biz bu olayın 10 yıl 20 yıl ötelenmesine asla izin vermemeliyiz. Biz parti olarak yasal olarak da ulusal ve uluslararası düzeyde de bunun takipçisi olacağız. Bingöl olayı, 6-7-8 Ekim tarihleri arasında yaşanan ölümlerden de bağımsız değildir. Bizim kanaatimiz, gözlemlerimiz o yöndedir” açıklamasında bulundu.
HDP’NİN TUTUMUNU SAVUNDU
Saldırının akabinde yaşanılanların kurguyu anlattığını sözlerine ekleyen Beştak, şunları söyledi: “Kobani meselesinde HDP’nin tutumu son derece doğruydu. Devlet bu yaşanılan can ve mal kayıplarının hepsinden sorumludur. Anayasal olarak herkesin can ve mal güvenliği devletten sorulur. Devlet bunun tedbirlerini almak zorundadır. Kendisi bu olayların içerisinde değilse bu olayların soruşturmalarını sağlıklı bir şekilde yürütmek zorundadır. Bingöl olayı da bunlardan biridir. Bu oyunu boşa çıkaracağız, en anlamda bu olayın takipçisi olacağız. Şunu net bir şekilde söylüyorum; yakalanma olayı, infaz olayı ve emniyet müdürüne yapılan suikast olayı, bir kurguyu anlatıyor. Açıklamalar farklı bir senaryoyu akıllara getiriyor.”