Diyarbakır’da üç yıl önce ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtıkları sırada PKK yandaşlarınca Kobani’yi bahane edip izinsiz gösteri yapmaları nedeniyle çıkan olaylarda katledilen Yasin Börü, Hasan Gökguz, Riyad Güneş ve Hüseyin Dakak ile olayların devamında Bingöl’ün Karlıova ilçesinde vurulan Cengiz Tiryaki ile Fethi Yalçın için HÜDA PAR Genç İlçe Başkanlığı parti binasında anma etkinliği düzenlendi.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program, Yasin Börü ve arkadaşlarının hayatlarıyla ilgili sinevizyon gösterimi ile davam etti.
HÜDA PAR Bingöl İl Başkanı Hamdullah Tasalı, burada yaptığı konuşmada onların, Kur’an-ı Kerim’de ifade edilen ayetteki gibi Allah’a verdikleri sözünü yerine getirdiklerini anımsatarak “Bu kardeşlerimiz o gün yeni bir hayata adım attılar. Hem öyle bir adım attılar ki, bu dünyada bizim tevil edemediğimiz ilahi bir rızaya nail oldular. Hem Rabbimizin rızasına hem de sevgisine nail oldular. Eminim ki perdeler kalksa Allah’u Teâlâ onların makamlarını size gösterse siz onlara imrenecek, kıskanacaksınız.” Dedi.
“YASİNLERİDE HZ. HÜSEYİN GİBİ ZALİM KARDEŞLERİ VURMUŞTU”
Konuşmasına Yasin ve arkadaşlarının yaşatışından ve yaptıkları çalışmalara değinerek sürdüren Başkan Tasalı, vurulanda Kürt, vuranlarda Kürt olduğunu dikkati çekerek meselenin kimlikle alakalı olmadığını söyledi.
Yasin Börü ve arkadaşları tıpkı Hz. Hüseyin gibi Yahudi ve Hıristiyanlar tarafında değil, zalim kardeşleri tarafından vurulduklarını ifade eden Tasalı, şöyle konuştu:
“Gerçekten biz bu kardeşlerimizi tanımıyorduk, bu gençleri biz duymadık. Partimize de üye değildiler. Daha gencecik yaşlarında cami sıralarında tanışmışlar, camiye gitmişler, namaz kılmışlar. Yardım derneklerine gitmişler. Buralarda Kur’an-ı Kerim’i öğrenmişler. Garibana, ğurabaya Kurban Bayramı’nda et dağıtmışlar, yardım etmişler. Kürttüler, Kobanililer de Kürttü. Kobani’den gelen Kürtlere, Suriye’den gelen Kürtlere, muhacirlere evimizi barkımızı açmıştık. Soframızı paylaşmıştık. Onlar mazlumdular. Evet, biz buradan siyasilere, yöneticilere, oradaki yöneticilere, muhaliflere, çatışan guruplara, elinde silah olanlara defaten çağrıda bulunduk. Sesimizi duyurmaya çalıştık ama kimseye sesimizi ulaştıramadık. Yapmayan, eylemeyin, siz kardeşsiniz dedik, bir birinize silah sıkmayın, elin gâvurunun size verdiği silahla kardeşlerinizi, arkadaşlarınızı, komşularınızı öldürmeyin dedik ama nafile kimse bizi duymadı. Sonuçta 10 Milyon Suriyeli yurdundan oldu. 3 Milyon Türkiye’ye geldi. Türkiye’nin tüm illerine dağıldılar. Kimileri de Akdeniz’e açılarak Avrupa’ya gideyim diye Akdeniz’in soğuk sularında boğuldu. Aylan Kürdi’ler gibi. Bakın Aylan Kürdi oradaki zalim Kürtlerden kaçmıştı. O da kürttü. Bu Kobani’ler de o zalim Kürtlerden kaçmıştı gelmişti. Zalim kardeşlerinden kaçmışlardı. Hz. Hüseyin’de zalim kardeşleri vurmuştu. Onları Yahudi, Hıristiyanlar, kâfirler vurmamıştı.”
“YARDIM YAPARKEN KİMSENİN DİNİNE, MİLLİYETİNE BAKMADILAR”
Yasin ve arkadaşları Kobanililere, Suriyelilere ve muhacirlere Kurban eti dağıtırken onların dini, mezhebi ve milliyetine bakmadan yardım ulaştırdıklarını söyleyen Tasalı, 'Onlar; gelenleri muhacir, mazlum ve mağdur olarak görüp yardımı ulaştırıyorlardı' dedi. Tasalı; “Ama biz Suriye’deki savaşı durduramadık. Bari dedik buraya gelenlere bir sıcak yemek, bir sıcak çorba ulaştıralım. Onun derdindeydik. Nitekim biz bu kardeşlerimizi de böyle tanıdık. Bir Kurban Bayramı’nda kurban etini kesmiştiler, o Kobani’den gelen hem Müslüman, hem de Kürt, Arap ve Türkmen’lere mezhebine, dinine ve diline hiç bakmadan yardım ediyorlardı. Kapıları çalarken kapıya gelenlere hiç bu soruları sormadılar. Çünkü biliyorlardı ki oradan gelenler mazlumdu, mağdurdular. Dinimiz bize bunu öğretmişti, mazlumun dini sorulmaz. Onların ihtiyaçlarını giderin diye buyuruyor. Ve bu kardeşlerimizde bu masumane işi yaparken maalesef içimize kaçan o karanlık insanlar kendi canından, kendi milletinden ve kendi kanından olan bu kardeşlerimizi katlettiler. Bunlar bizim kabilemizdendiler, bilmiyorlar, cahildiler. Hani Hz. Peygamber Taif dönüşünde kendini taşlayanlara karşı cenabı Allah’a diyordu ya, biz de aynısını söyleyelim. Bunların da kurtuluşa ihtiyaçları var, dua edelim. İnanıyorum ki şeytan ve aveneleri onların kalbine girmiş, onları kandırmıştı. Onun için durmamamız lazım. Şeytanın kandırdığı o kişilere oradan alıp kurtarmamız lazım. Aksi halde onlar bizim abi, amca ve kardeşlerimizin çocukları olabilir. Onlar bizim katili olabilirler. Buna müsaade etmemiz lazım.”
“ TARİH ONLARI YAZACAK, YENİ NESİLLERE DE AKTARACAKTIR”
Konuşmasına son olarak Yasinlerin misyonunu unutmayacaklarını altını çizen Tasalı, tarih onları tıpkı Hz. Hüseyin ve Hz. Hamza’lar gibi yazacağını belirterek şunları kaydetti:
“Bu şehitler bizim omuzlarımızda büyük bir yük bıraktılar. Bunları unutmayacağız. Hz. Hüseyn’i, HZ. Hamza’yı unutmadığımız gibi. Habil’i unutmadığımız gibi. Biz bu kardeşlerimiz de unutmayacağız. İnşallah yaşadığımız müddetçe ilelebet kalbimizde onlar hep var olacaklardır. Tarih onları yazacak. Yeni nesillere de aktaracaktır. Ama yükleri çok ağır olacak omuzlarımızda. Bize bıraktıkları bu misyonu, bu vizyonu hepimizin üzerinde durmamız gerekiyor. Tıpkı onlar gibi nerede bir mazlum, mağdur, aç, sefil, kimsesiz varsa onlara el atıp, yardım götürmemiz gerekiyor. Şeytanın aldattığı bir kardeşimiz varsa onun ellerinden tutmamız gerekiyor. Onu camiye götürmemiz lazım, ona kitabı, Peygamberi anlatmamız lazım. Çünkü bu kardeşlerimiz de bu işi yapıyordu. O gencecik yaşlarında bu işin peşinde koşuyorlardı. Bakın biz tanımıyorduk onları, kimse tanımıyordu. Ya şimdi; bırakın bölgeyi Türkiye onları tanıdı, dünya onları tanıdı işte. Onlar ümmeti Muhammed’inin şehitleridirler. Onların namı sınırları aştı gitti.”