Fetih Yalçın’ın sabah 8.00’da işe giderken kapısının önünde silahlı saldırıya uğradığını ifade eden Tasalı, saldırganlar plakasız cornet bir araç içerisinden otomatik silahla ateş ettiğini söyledi.
“DAHA ÖNCE TEHDİT EDİLMİŞTİ”
Yalçın’ın evli ve 4 çocuk babası olduğunu anımsatan Tasalı: “Bu kardeşimiz daha öncede PKK’lı çeteler tarafından tehdit almıştı. Tehdit sebebi, HÜDA PAR’lı olması, sakallı olması Müslüman olması yeteriydi onlar için” dedi.
Bingöl ve bölgede son 2 yıl içerisinde gerçekleştirilen saldırıların faillerinin yakalanmadığını belirten Tasalı: “Biz yetkililere faillerin yakalanması için çağrıda bulunduk ama hiçbir fail yakalanmadı. Bundan önce 9 Ekim’de Karlıova’nın Serpekaya Köyü’nde Cengiz Tiryaki gece saat 12.00 evini 10 kişilik silahlı bir grup basmıştı ve onu orada otomatik silahlarla tarayıp şehit etmişlerdi. O kardeşimiz içinde yetkililerce soruşturma açıldığına dair bize intikal eden bir durum yok” diye konuştu.
Partilerinin çeteler tarafından ayan beyan bir şekilde her gün ölüme tehdit edildiğini ileri süren Tasalı: “Maalesef, partimiz bu çeteler tarafından ayan beyan bir şekilde her gün ölüme tehdit ediliyor. Bunu yetkililerde görüyor, devlette görüyor biz buradan yetkililere sesleniyoruz; bu olayın faillerinin biran önce hukuk önüne çıkarılmasını istiyoruz. Suç işleyenlerin yaptıkları yanına kar kalmamalı, adalet önünde hesap vermeli ve hak ettikleri cezaları almalı. Aksi takdirde son 2,3 yıldır suçlular cezalandırılmadı. Cezalandırılmamaları teşvik anlamına gelir, suçlar ve cinayetler daha da arttı” ifadelerine yer verdi.
“ÖLÜM TEHDİDİ ALIYORUZ”
Barışın konuşulduğu ortamda silahların susmadığını vurgulayan Tasalı: “Silahsızlandırma konuşulurken, dış güçler bu vahşi cinayetleri işleyenleri silahlandırmayı konuşuyor. Burada barıştan söz edilebilir mi? Burada huzurdan söz edilebilir mi? Dolayısıyla medya aracılığıyla da, zaman zaman telefonlarımızla da bizler tehdit ediliyoruz. Ölüm tehdidi alıyoruz. Bütün partili üyelerimiz şuan da bu vahşi örgütün tehditleri arasında yaşamlarını sürdürmektedirler. Devlet de maalesef kendi güvenliğini almaktan başka bir şey yaptığı yok. Bizi de bu örgütle baş başa bırakmış. Bu örgütte kendinden olmayan, kendi siyaseti düşüncesini paylaşmayan bütün muhalifleri silahla, şiddetle, imha etmeye, yok etmeye, bertaraf etmeye çalışıyor” şeklinde konuştu.
“DEVLET KORUYAMIYORSA TEDBİRİMİZİ ALALIM”
Parti tabanına ‘herkes nefsi müdafaasını yapsın’ çağrısında bulunan Tasalı: “Şayet devlet vatandaşını koruyamıyorsa, çıksın desin ‘vatandaşlar biz sizleri koruyamıyoruz, herkes kendi başınızın çaresine baksın’ bizde ona göre tedbirimizi alalım. Bizin sizin mikrofonlarınızın aracılığıyla bütün kardeşlerimize çağrıda bulunuyoruz; herkes kendi güvenliğini alsın, kendi nefsi müdafaasını yapsın. Mensubu olduğumuz din bize bunu emir ediyor. Dinimiz bize saldıranlara karşılık kendini müdafaa hakkı veriyor. Bize eğer yaşam hakkı tanınmazsa, bize eğer siyaset yapma hakkı tanınmazsa, bizde bu saldırganlara onların anladığı dilde cevap vermeye çalışacağız” ifadelerine yer verdi.
HDP’Lİ VEKİLLERE ATEŞ PÜSKÜRDÜ
HDP’li milletvekillerin PKK’lılarla el ele, kol kola olduğunu belirten Tasalı: “Siyasetçi, çetelerle, vandallarla, vahşilerle kol kola pozlar verirse halkı kendinden olmayan insanları tehdit ederse, bu bütün bir toplum için faciadır. Siyasetçi ateşe körükle gitmez, su dökmesi gerekir. Ama maalesef Amerika ziyaretinden sonra HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Amerika’dan talimat alırcasına ‘her yer Kobani olacak, gün bugündür kimin elinden ne gelirse bunu ortaya koymalı’ çağrısıyla tabanını, taraftarlarını, partililerini sokaklara çağırmıştır. Bu vahşeti göremeyecek kadar basiretsiz bir siyasetçi, maalesef toplumumuzda yeterince acı çekmiş olan bu halk, tekrardan acı ve ıstıraplara mahkûm edilmiştir” dedi.
ADALET ÇAĞRISI
Saldırıları gerçekleştirenlerin mutlak suretle hukuk önünde yargılanması gerektiğini vurgulayan Tasalı: “Kürt halkı, bu vahşileri, Vandalları görmeli ve ona göre gerekli cevabı vermelidir. Siyasetçi siyaset yapmalı, silahlı unsurlarla asla ve asla bir araya gelmemeli elinde silah olanı kınamalı, olayları yapanları kınamalı, olayları yapanları yargı huzuruna çıkarılması için yargıyla el birlik yapması lazım. Aksi halde bu olayların önü alınmaz. Baskıyla, zulümle öldürmekle hiçbir düşünceyi topluma dayatamazsınız. Bu yanlış düşünceden biran önce vazgeçilmeli. Barışsa barış, demokrasiyse demokrasi bunun çabasını yürütmeliyiz. Yoksa elimize silah alıp, önümüze gelen siyasi muhalifleri sindirerek bir yere varamayız. Herkes haddini bilmeli. Siyasetçi siyaset yapmalı, tehdit kullanmamalı dilini kullanmalı” diye konuştu.
Devleti ve hükümeti çifte standarttan dolayı kınadığını sözlerine ekleyen Tasalı, şunları söyledi: “Devlet yetkilileri bize yapılan saldırılarda ne baş sağlığı dilemiş, ne bir soruşturma açmış ne failleri yönelik bir çalışma başlatmış. Onu da hükümetin de bu çifte standardını kınıyoruz. Nitekim devlet kendisine ve hâkim siyaset partisine yönelik saldırıların faillerini yarım saat içerisinde yakalayıp, barış demeyip, adalet demeyip, hukuk önüne çıkarmadan infaz edebiliyor. Kendisine yönelik bir saldırıda hukuk dinlemiyor. Bize gelince hukuk işleteceğim diyor ama bize göre hukukta işlemiyor. Son iki yıldır eğer bu vahşetlere tepki koyabilseydik, hukuk önünde bunları yargılayabilseydik, bugün bu durumlara gelmezdik. Ama maalesef suçu ve suçluyu teşvik ettik. Yargılamadık, hukuk önüne çıkaramadık. Dolasıyla onlarda şımardılar. Bunlar barışın konuşulduğu zamanda oluyor, çözüm sürecinin konuşulduğu zamanda oluyor. Çözüm sürecinde hani silahlar susacaktı? Maalesef bize yönelik silahlar hiçbir zaman susmadı. İki yıllık bir partiyiz 400 yakın saldırı gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman böyle bir vandallık yaşanmadı. Bir gecede aynı saatte 21 noktada partimize yönelik yakma, yıkma saldırıları gerçekleşti. Silahlı taramalar oldu. 21 parti teşkilatımız içerisinde insanlarla beraber yakılmak istendi. Devletin güçleri buna seyirci kaldılar, müdahale etmediler.”