Milli Eğitim Bakanlığı’nın Osmanlı Türkçesinin liselerde zorunlu ders olarak okutulması yönündeki karar tartışılmaya devam ediyor. Zanadar-Der Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Kovalar, MEB’in kararını ‘Osmanlıca ilk etapta zorunlu değil, seçmeli olarak okutulmalı’ şeklinde gerekçeli şekilde destekledi.
1 Kasım 1928’de ülkenin bir gecede cahil bırakıldığını ve Osmanlıca’nın yürürlükten kaldırılarak yerine Latin Alfabesi’nin getirildiğini anımsatan Kovalar: “Osmanlıca ile İslam Dini’nin gerçek sahibi Allah’ın Kelâmı olan Kur’an-ı Kerim kolaylıkla okunuyor ve anlamı rahat bir şekilde idrak edilebiliyordu. Bunun farkında olan sistemin Batı’lı sevdalıları Anadolu topraklarında yaşayan halkları bu değerden yoksun bırakmak adına Harf İnkılâbı adında sözde yenilik getirmişlerdir. Bunun doğruluğunu saptamak isteyenler, İsmet İnönü’nün Harf Devrimi ile ilgili beyanlarına bakabilirler” dedi.
“KAYNAKLAR ÇÜRÜMEYE MAHKUM BIRAKILDI”
Osmanlıcanın yürürlükten kaldırılmasıyla Osmanlı Devlet Arşivleri’nde bulunan kaynakların raflarda çürümeye mahkûm bırakıldığını kaydeden Kovalar: “Bugünkü sistemin erkleri tarafından Osmanlı Alfabesi’nin tekrar geri getirilme arzusu, Anadolu halkları için umut verici bir durumdur. Osmanlıca, zenginliğiyle tekrardan bu topraklarda kullanılmaya başlandığı vakit bu coğrafyada yaşayan halklar ( Zaza, Kürt, Laz, Çerkez vs.) kendi değerlerini yeniden yaşama ve yaşatma arzusuyla onurlandırılacaklardır. Yaklaşık olarak bir asır boyunca Anadolu topraklarındaki Halkların değerlerini hiçe sayan siyasi zümrelerin yapmış olduğu asimile çalışmaları başarısızlığa uğramış ve Halklar gün geçtikçe değerlerine daha sıkı sıkıya bağlanmışlardır” ifadelerine yer verdi.
Osmanlı Alfabesi’nin, ilk etapta eğitim sıralarında zorunlu ders olarak okutulmasına karşı olduklarını açıklamasına ekleyen Kovalar, şu ifadelere yer verdi: “Bir anda değişecek sistem, gelecek nesillerimizin eğitim düzeylerini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu yüzden çözümün şu şekilde olacağının kanaatindeyiz. Osmanlıca ve Anadolu’da mevcut diğer etnik yapıların dillerinin ( Zazaca, Kürtçe, Lazca, Çerkezce vs. ) ilk yıllarda zorunlu bir ders olmaktan ziyade seçmeli bir ders olarak okutulması ve gerekli alt zeminlerin oluşturulduğu taktirde, resmi yazışma dili Osmanlıca olmak kaydıyla, Halkların bulunduğu otokton ( yerleşik ) bölgelerde kendi dillerini zorunlu olarak okutabilmesidir. Anadolu toprakları, Zaza’sıyla, Türkü’yle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle vs. gibi etnik yapılarla bir vücudun birleşik organları gibidir. Birinin iflâs etmesi durumda bedenin yok olması anlamına gelmektedir. Bunun için sloganımız özgür ve kardeşliğimiz daim olsun.”