DOLAR38,7918% -0.02
EURO43,4824% 0.02
STERLIN51,6377% -0.16
FRANG46,1529% -0.16
ALTIN3.970,45% -2,05
BITCOIN103.317,14-0.494

ŞEYH SAİT KIYAMI

Yayınlanma Tarihi : Google News
ŞEYH SAİT KIYAMI

Yazıyı okurken,

Kendimize şu soruyu soralım:??

Şeyh Said mi İngilizlere benziyor yoksa onu asanlar mı İngilizlere benziyor?

 

Şeyh Said:

1865 yılında,

Erzurum’un Hınıs ilçesinin Kolhisar köyünde dünyaya gelmiştir.

Nakşibendi şeyhlerindendir. Dini eğitimini Hınıs’ta tamamladı.

 

Şeyh Said ve Arkadaşları;

Hilafetin ilgasına yönelik kanunlar neticesinde Müslümanların başsız bırakılacağını ve İslam’a fiilen saldırıların başlayacağını düşündükleri için bir karşı duruş oluşturmuşlardır.

Hilafetin dağıtılması nedeniyle yakın ve uzak bölge şeyh ve ağalarına gönderdiği mektuplarda,

Rejimden rahatsızlığını belirtip kıyam fikrini öneriyordu.

 

Rejim durumdan haberdar olunca,

Kıyamı bertaraf etmek için Piran’da yapılan provokasyon

Şeyh Said’in 1926’da başlaması öngörülen kıyam, erkene alınmaya zorlandı.

 

13 Şubat 1925 tarihinde,

Dara Hênê vilayetinin Eglê(Eğil) bucağına bağlı

Pîran(Dicle) köyünde başlayan Şeyh Said kıyamı kısa bir sürede üç koldan yayılmaya başladı.

Kıyamın en büyük eksikliği,silah teçhizat  eksikliği ve askeri önderliğin olmayışıydı.

 

Diyarbakır merkezde,

“Bıji Şeyh Said”

sloganları ile hırsızlık yapan, hatta namusa saldıran provokatörler rejim tarafından yönetiliyorlardı.

Ahali de bu durumdan haberdar değildi.!

Bu provokasyon Diyarbakır halkının Şeyh Said ve arkadaşlarına istenilen düzeyde yardım etmesini de engellemiştir.

 

Rejim,

kıyamı olduğundan farklı aksettirebilmek için o günkü Medya aracılığıyla günlerce sansür uyguladı.

 

Avrupalılara kıyamın “dinci” bir isyan olduğu,

iç kamuoyuna “bölücü” olduğu aktarıldı.

 

Resmi tarih,

Şeyh Said’i İngiliz destekli addederek çarpıtmışsa da,

Hakikat,

İngilizler hilafet düşüncesi merkezli böyle bir kıyamın Güney Kürdistan’dan destek almasını engellemek için sınıra ciddi bir sevkiyat yapmıştır.!

Barzan bölgesi Kürtleri,

kıyamı duyunca yardıma koşmak istemişlerdi.

Ancak,

İngilizler tarafından engellenmişlerdi.

 

İsmet İnönü hatırat kitabında,

İngilizlerin Şeyh Sait’e destek verdiğine dair hiç bir delile ulaşamadığını belirmiştir.!

 

Şeyh Said,

Devlet-i Aliyyeye dolayısıyla İslam Ümmet yapsına bağlı bir Alimdi.

Asla İngilizlerin adamı değildi.

Şeyh Said ve Arkadaşları,

Ruslara ve Ermenilere karşı 1. Cihan harbinde cihad ettiğini de unutmamak lazım.

 

Yeni Cumhuriyet,

Aşiret sisteminden dolayı Kürtlerin yeni kurulan rejim için tehdit oluşturduğunu öngörüyordu.

Kürt coğrafyasındaki seyyidlik, şeyhlik ve medrese mekanizması coğrafyayı dinamik tutuyordu.

Rejim bu dinamizmi yok etmek ve kudretini göstermek için

sert yöntemler uygulayarak yüzbinlerce Müslümana korkunç acılar çektirmiştir.

 

15 Nisan 1925 günü,

Bingöl ile Muş arasındaki Solhan’da yer alan Çarpuh Köprüsü’nde sıkıştırıldı ve yanında bulunan,

Cibranlı Binbaşı Kasım tarafından yakalanmıştır.

 

Şeyh Said Kıyamı sonrasında,

6 Nisan 1925 tarihinde,

Diyarbakır’da Şark İstiklâl Mahkemesi kurulmuştur.

Bu mahkemeler hilafet ve saltanat yıkılmasına itiraz edenleri,

kılık kıyafet ve şapka kanunu reddedenleri ve Cumhuriyetin ilanını eleştirenleri yargılamak için kurulmuştu.!

 

Şeyh Said dahil 50’ye yakın kişi İstiklal Mahkemesi’nde yargılandıktan sonra,

29 Haziran 1925’te Diyarbakır’da idam edildi.

 

Şeyh Said idam sehpası önünde şunları söyler:

“Dünya yaşantımın sonu geldi. Kendimi milletimin yolunda feda ettiğime hiçbir şekilde pişman değilim.

İlerde torunlarımızın bizden dolayı düşman ününde utanç duymamaları bizim için yeterlidir.”

Şeyh Said boynuna ip geçirilmeden mahkeme üyelerinden Saib Bey ve Diyarbakır valisi Mürsel Bey’e dönerek,

“Mahşerde hesaplaşacağız” der ve ayağının altından tabure çekilir.

Rabbim,

Pirimize rahmetiyle muamele etsin.

 

Şeyh Said’in mezarının nerede olduğuna dair resmi bir açıklama yoktur.!

 

Dağkapı mevkiindeki,

Yıkılan Yenişehir sineması ve Askeri gazino arasında bir mevkide olabileceği düşünülüyor.

Daha sonraki yıllarda bu mevkiiye askeri lojmanların yapılmış olması mezar yerinin neresi olduğunun belirlenmesini de zorlaştırıyor.

 

Şeyh Sait konusunda da görüldüğü gibi..

Toplumu bir makine gibi düşünürseniz hata edersiniz.

Bazı parçalarını istediğiniz gibi değiştirdiğinizde ise

sorunsuz çalışmaya devam etmeyeceğini zaman size öğretecektir.

Türkiye’de geçmişten günümüze,

Sosyalist ve devrimcilerin göremedikleri de budur.

 

Osmanlı,

72 milleti kristal küre gibi bir arada tutuyordu.

Osmanlı’nın o dönem eğitim amaçlı Batıya gönderdiği gençlerin kurduğu Jöntürkler..!

İttihat ve terakki ile Ülkemizde ortaya çıktılar.

Bu örgüt,

72 milleti kristal küre gibi bir arada tutmaya çalışan sistemi birkaç yıl içinde yıktı.!

 

Sekülerist kesim kabul

etmese de,

Ülkemiz,

Allah Allah nidalarıyla bize Yurt olmuştur.

Türk,

Kürt,

Arap hepimiz bir olmalıyız.

Küresel şeytanlara karşı güçlü Türkiye Cumhuriyeti ile meydan okumalıyız.

Bir olursak,

Küreselcilerin adaletsiz düzenlerini başlarına yıkabiliriz.!

 

Unutmayalım ki,

Türkiye Cumhuriyeti,

hepimizin ortak vatanıdır.

YORUM YAP