DOLAR36,2388% 0.35
EURO38,0197% 0.32
STERLIN45,6053% 0.35
FRANG40,2832% 0.72
ALTIN3.360,84% -1,12
BITCOIN97.308,780.886

YOK EFENDİM, NE GEREK VAR!

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba diyebilmenin heyecanını yaşarken, öncelikle tüm Bingöl halkının ve İslam âleminin geçmiş Ramazan Bayramını kutluyor, huzur dolu nice bayramlar temennimi iletmek istiyorum.

Yayınlanma Tarihi : Google News

Dolu dolu bir Ramazan’ı geride bırakmışken, o mübarek günlerde neler yaşandığının yanı sıra pek de mübarek olmadığını düşündüğüm bazı hususları birkaç ara başlıkla siz değerli okurlarla paylaşmak istiyorum. Biraz uzun olacak ama umarım tek çırpı da okuyabilirsiniz…

 

Ramazan’da neler yaşandığına dair şöyle bir göz atacak olursak;

 

–       Bingöl halkının istediği fakat yıllardır yılan hikâyesine dönen havaalanı, havalimanı olarak hizmete açıldı. Açılışı da Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Her konuşmasında sesinin yankısı dahi yangını andıran Sayın Başbakanın açılış konuşması çok heyecansızdı. Belliydi ki, ters giden veya canını sıkan bir şeyler vardı.

 

–       Bunaltıcı sıcaklara ve oruçlu olunmasına rağmen 7-8 bin insan açılış için meydandaydı fakat bu sevgi ve ilginin karşılığında organizasyonu yürütenler o insanların serinlemesine vesile olacak, güneşten daha az etkilenmelerini sağlayacak bir girişimi ne yazık ki düşünememişlerdi. Birçok kişi daha açılış başlamadan döndü. Gelmeyenler de çok fazlaydı, bunun da sebebi sıcak havanın etkisi kadar yerel yönetime olan tepkiydi.

 

–       Her fırsatta AK Parti’yi sandıkta zirveye taşıyan Bingöl Halkı, gönülden sevdiği Tayyip Erdoğan’ın katıldığı açılışa yeterli ilgiyi göstermemişti. Belki de bunu çok iyi bilen Sayın Başbakan’ın moral bozukluğunun sebebi de buydu. Öyle ya, AK Parti’nin direnç gösterdiği Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı açılışı ile Bingöl Havalimanı açılışının mukayesesi Sayın Başbakan’ın moral bozukluğunun sebebine işarettir.

 

–       Havalimanı açılışından sonra Sayın Başbakan, Valiliği ziyaret için şehre doğru ilerlemişti. Öncesinden Başbakanın geçeceği güzergâhlara çeki düzen verilmişti. Hatta Başbakanın şehre girmemesi için dualar eden siyasetçiler gözlerden kaçmıyordu. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Yılların siyasetçisi Sayın Başbakan şehre girdi ve şehrin içinde bulunduğu iğrenç durum gördü.  Vatandaşların şikâyetlerini dinledi. Tüm şikâyetler yerel yönetimle alakalıydı, susuzluk ve toz duman Başbakana iletildi. Tepkileri gören Sayın Başbakan, altyapının bizzat takipçisi ben olacağım diyerek hem Belediye yönetimine mesaj verdi, hem de vatandaşın gönlünü aldı.

 

–       İftar organizasyonu başlı başına fiyaskoydu. İftar sonrası her kafadan bir ses çıkıyor, sitemler dile getiriliyordu. Küsen siyasetçiler dahi vardı. Başbakanın gidişi ile beraber asılan suratlar oldu. Bir süre sonra da halkın arasına girmeyen siyasetçilerimiz halkın arasına girmeye başladı.

 

–       Vatandaşlarla yapılan sohbetlerin bir kısmı Sayın Kalkınma Bakanının başkanlığında oluyordu. Sohbet konusu her zaman ki gibi altyapı ve su sıkıntısının isyanları ile dile getiriliyordu. Bu ziyaretlerde en çok dikkatimi çeken piyasada görünmeyen, halk arasına karışmayan AK Parti İl Başkanının ortalarda görünmesiydi.

 

–       Başbakanın gelişinde yaşanan en ilginç olay, havalimanında “Muhsin Başkanın Kadim Dostu sizinle görüşmek istiyoruz” diye pankart açan Alperenlerin başkanının sıradan bir olay sırasında biber gazına maruz kalması ve darp edilmesiydi. Toplumsal olaylarda biber gazı kullanmakta temkinli davranan polis memurları her nedense biber gazı kullanma ihtiyacı duymuştu.

 

–       Hızını alamayan birkaç polis memuru bir iki gün sonrasında Devlet Hastanesinin acil sağlık çalışanını copladı. Olay yargıya intikal etti ve valilik soruşturma başlattı. Birkaç polis memurunun yaptığı tüm emniyet teşkilatına mal edilmemeliydi. Bu arada, zam konusu olunca Dörtyol Saat Kulesi önünde basın açıklaması yapan sağlık sendikaları, arkadaşlarının darp edilmesini küçük basın açıklaması ile kınamıştı. Yazık…

 

–       Ramazan ayının en güzel tarafı bol bol iftarlar verildi. İftar rekorunu “HAYIRLI İFTARLAR BİNGÖL” reklamı ile İl Emniyet Müdürlüğü kırdı. Deyim yerindeyse İl Emniyet Müdürlüğü iftarla kalkıp sahurla yattı. Bu iftarları da twetter yolu ile tüm dünyaya duyurdu.

 

–       Siyasetçilerimiz ne yaptı? Onlarda iftardan iftara koştu. Bazı siyasetçilerin sponsorları ve siparişçileri yarışa girdi. Etrafındaki isimler hiç değişmedi.

 

–       Siyasetçilerimiz gittikleri her iftar fotoğraflarını twetter yoluyla paylaştı. Sayın vekilimiz Eşref Bey ne hikmetse Genç ilçesindeki iftarı sofrasının fotoğraf karesini paylaşma ihtiyacı duymadı.

 

–       Bu Ramazan’da AK Parti siyasetçileri için Genç ve Solhan ilçeleri ön plandaydı. Son anda Karlıova ilçemizde iftar yapıldı. Diğer ilçelere selam verenler olmadı. Sayın Eşref Bey bir gününü kuzey ilçelerindeki insanlara ayırma ihtiyacı duymadı. AK Parti İl Başkanı da Sayın Vekile ayak uydurdu.

 

–       Milletvekili Eşref Bey, 24 Temmuz Basın Bayramı’nda elinde çiçeklerle yerel basını ziyaret etti. Gazeteci kardeşlerimizin gazeteciler gününü kutladı. Basını arkasına almış gibi bir havaya girdi, bu ziyaretten sonra herkesin susacağını düşündü belki de!

 

–       Ramazan’da kurumlar ve sivil toplum kuruluşları (birkaçı hariç) hayır konusunda yarıştı. Sağ elleri ile verdikleri yardımları sol elleri gördü. Fakir fukara deşifre edildi.

 

–       Vatandaşların bir kısmı Kerbela’yı andıran bir susuzluk yaşadı. Mahalleler toz dumandı, sudan kaynaklı bir takım hastalıklar baş gösterdi.

 

–       Kimileri ‘Eşref Saati’ gelince şiir yazdı, kimileri de şiiri yazanın “Çöpten Gelen” olduğunu savundu. İki tarafın da yaptığı kendilerine yakışmadı!

 

–       Toz dumanın en büyük faydası vatandaşa oldu(!) Çünkü sivrisinekler kalmadı. Onlarda susuzluğa ve toz dumana tahammül edemedi. ‘Allah Bingöl halkına yardım etsin’ deyip şehri terk etti.

 

–       Bayramlaşma maalesef yine resmiyet koktu, ilk önce protokol ile bayramlaşıldı, daha sonra her yıl olduğu gibi belirli kurum ve kuruluşlar ziyaret edildi. Halk ise son sıradaki yerini korudu. Anlaşılan iş başbakana kaldı. 19 Mayıs ve 23 Nisan’ı halka indirgeyen Sayın Başbakan hala siyasetçilere halkın ilk öncelik olduğunu anlatamış.

 

–       Ramazan ayının en önemli sosyal medya aracı Twetter oldu. Sohbetler, muhabbetler, bahaneler, şahaneler ve reklamlar tweetter üzerinden paylaşıldı.

 

–       İftar sonraları toz dumana ve mayın tarlalarına rağmen şehir insanlarla cıvıl cıvıldı. Her masada siyaset konuşuldu, her kafadan bir ses çıktı. Ağzı olan konuştu.

 

YOK EFENDİM…

 

 

Yok efendim Serdar Bey, Eşref Bey ve İl Başkanı Sayın Bakanı yıpratmak için eski siyasetçilerle ittifak yapmış.

 

Yok efendim, Ak Parti’ye oy verenlerin yüzde 74’ü Serdar Bey’den memnun değilmiş.

 

Yok efendim, Başbakan devam edeceği seçilmişleri açıklamadan, Eşref Bey halka meydan okurcasına İl Genel Meclis Başkanı Yaşar Demir ile devam edeceğini söylüyormuş.

 

Yok efendim, Eşref Bey Servi yolundan pay almış, Yaşar Bey’le ortakmış, toplulaştırmadan pay alanlar varmış.

 

Yok efendim, Belediyenin kat izni ile alakalı çok kötü kokular geliyormuş da, kat izini karşılığı 2014 Şubat ayında bir şeyler verilecekmiş de..

 

Yok efendim, Eşref Bey karakol ihalesi için birçok kez TOKİ’ye gitmiş de, sonrasında işi alan firma ile anlaşamamış da…

 

Yok efendim, Serdar Bey’i havalimanında yuhalayanlar eski siyasetçilerin adamlarıymış da…

 

Yok efendim, birileri şımarmış da, birileri de şımaranları terbiye etmek için düğmeye basmış da…

 

Yok efendim, AK Parti İl Başkanı belediyeye tonlarca pirinç satmış ta, o yüzden sesini çıkaramıyormuş da..

 

Yok efendim, altyapı firması Bingölspor’a 400 bin TL vermiş dae, o yüzden dilediği gibi davranıyormuş da…

 

Yok efendim, su sıkıntısı yokmuş ta, ortalık toz duman değilmiş te, bazı mevcut siyasetçilerin çevresi bunu yayıyormuş da…

 

Yok efendim, Hacı Ketenalp döneminde 60 bin TL olan temsili giderler Serdar Bey döneminde yaklaşık 600 bin TL olmuş da, aslında daha fazlaymış da, bazı giderleri de farklı birimlerin harcama kalemleri üzerinden faturalandırıyorlarmış da…

 

Yok efendim, seçim öncesi üstyapı yetişsin ve milletin gazı alınsın diye altyapı firmasının ‘boruyu tak, toprağı ört’ yöntemine belediye göz yumuyormuş da…

 

Yok efendim, Serdar Bey aday olamazsa ortalık kızışacakmış da, Serdar Bey torbasındakileri dökecekmiş de…

 

Yok efendim, geçen yerel seçimde bilmem hangi belde de birileri senet dağıtmış da, birileri de bunu kullanıyormuş da…

 

Yok efendim, gelecek seçimde aday olmak birilerinin iki dudağı arasında değilmiş de, kendi lobisi ve sırtını dayadığı güçle bu işi kolay yoldan bitirecekmiş de,

 

Yok efendim, Başbakan’ın Bingöl’e hediyesi olan üstyapı işini Serdar Bey ‘benim sayemde olmuş’ diyormuş da…

 

O kadar çok laf üretiliyor ki, yazmaya sayfalar yetmez diye susuyorum. Anlayamıyorum bu insanları! Nerden çıkarıyorsunuz bu dedikoduları valla şaşıyorum. İşiniz gücünüz yok mu sizin, nedir bunlar… Ne diyelim ki, ağzı olan konuşuyorJ

 

Haa bu arada, bu yazdıklarım benim iddialarım değil. Biliyorsunuz ki, bizim siyasetçilerin ortak bir özelliği var. Bir şeyi ortaya atarken lafı söylerler, sonra “öyle diyorlar” diyerek işin içinden sıyrılıyorlar. Bende onlardan öğrendiğim bu üslupla diyorum ki “öyle diyorlar”

 

 

NE GEREK VAR?

 

Ey Sayın Milletvekili Eşref Bey;

Siz nasıl olsa 2023’e kadar vekilsiniz. Kendiniz çok fazla yormayın.

Halk diyor ki Eşref Bey  halkın arasında değil,

Boş verin halkı! Bir yıl 12 ay, siz 11 ay dinlenin, Ramazan’da gelip halkın arasında görünün yeter. Vatandaşlarla, esnafla, adı olan ama bünyesinde işadamları olmayan derneklerimizi ziyaret edip birkaç fotoğraf karesi çekin, atın bir tweet olsun bitsin.

Halkın kadrolaşma konusunda size tepkisi varmış,

Aldırmayın, bu şehirde kim vekil olsa ilk önce yakınlarından başlar, bu işi sadece siz mi yapıyorsunuz. Hatta elinizde fırsat varken liyakat falan demeden tüm kamu kurum ve kuruluşlarına adamlarınızı yerleştirin.

Efendim halk il genel meclis üyelerinden rahatsızmış,

Bırakın halkın rahatsızlığını, bakın il genel meclis üyelerine kim size faydalıysa alın onları yanınıza mümkünse kriter falan belirlemeyin, işinize geleni atın ortaya nasıl olsa bu halk seçecektir. Halk sizin işinize karışıp durmasın.

Mesela il genel meclis başkanı sizin için faydalımı? Size faydası var mı?  Varsa sorun yok.

 

Sayın belediye başkanı,

Sayın başkanım nasıl olsa her şeyin en iyisini siz bilirsiniz, hiç kimseyi takmayın, bildiğinizi okuyun,

Hatırlayın ne diyordu sözde dostlarınız; “İstişare et, Halkın arasına karış, Kat izni vereceksen genel için ver, kişiye özel işler yapma, Milleti susuz bırakma, Altyapı işini mahalle mahalle bitir, Şehri bir defada kazma, Altyapı tam bitmeden üstyapı işine girme, Kentsel dönüşümde vatandaşı mağdur etme, kira yardımı yap…”

 

Biliyorsunuz akıl veren çok. O yüzden bu sözde dostlara takılıp kalmayın.

Bunları söyleyen insanlar sizin dostlarınız olamazlar, onlar sizin kötülüğünüzü istiyorlar

Siz siz olun sakın istişare falan etmeyin.

Neyi istişare edeceksiniz, ne gerek var istişareye.

Sizin kadar siyaseti bilmiyorlar.

Seçimlere az bir zaman kala halkın arasına katılın.

Esnafla oturun, sözde işadamları ile bir araya gelin, kahve köşesinde vatandaşla çay için sonrasında gazetelerde  “Başkan Halkla Beraber” başlıklı haber yaptırın olsun bitsin.

Kat iznine gelince, canınız kime isterse onlara kat izni verirsiniz kimi ne ilgilendirir. Vatandaş 5. kat için izin mi istiyor, iyi düşünün taşının, hesabınızı kitabınızı iyi yapın size uygunsa ve kanunen sakıncası yoksa hemen toplayın meclis üyelerini, vatandaş 5 kat istiyorsa siz verin 10 kat izni olup bitsin.

Bununda yolu var hemen BDP meclis üyeleri ile yapın bir ittifak geçsin meclisten oldu, bitti. Nasıl olsa sayın milletvekilimiz İdris Bey bu konuyu Meclis’e taşımayacak.

 

Hangi konuda ne yapacağınıza siz karar verirsiniz. Temsili giderlerinizi merak edenler varmış, bırakın merak edip dursunlar. Hem sizin temsili giderleriniz, halkı ne ilgilendirir? İstediğiniz gibi harcama yapma yetkiniz var. Bu konuda halkı bilgilendirmek zorunda değilsiniz.

 

Alt yapı ve üstyapıyı siz yapıyorsunuz, bunun kararını da siz vereceksiniz. Doğru olanı yaptınız. En güzeli her tarafı kazıp çevirin mayın tarlasına, Vatandaş şikâyetçiymiş, yollar mayın tarlasına dönüşmüş,  iyide kardeşim vatandaşın derdi ne?

Al kardeşim sana patates tarlası, ek tarlayı al verimi, hem bu şehirde böbrek taşı olan yüzlerce insan var. Binsinler arabalarına girsin çukurlu yolara düşürsünler taşları. Bu insanlara iyilik de yaramıyor.

 

Yok, efendim ortalık toz duman oluyormuş. Tabii ki hizmet yapılırken toz duman olacak, rahatsız olan vatandaş varsa evinde otursun dışarı çıkmasın, kapı pencereleri açmasın. illa sokağa çıkacaksa alsın bir kutu ağız maskesi taksın, zaten maskenin kutusu 2 TL.

 

Yok, efendim millet susuz kalmış! Hiç umursamayın, bu halk öğrensin susuzluğu. Eskiden çeşmelerde su mu vardı, insanlar bidonlarla su taşırlardı. Bu millet rahatlığa alışmış, hem marketlerde tıka basa Bingöl suyu var bu sular satılmayacak mı? Vatandaş versin parayı alsın suyu.

 

Kentsel dönüşüm konusunda onca emek sarf ettiniz. Kimse siz anlamak istemedi. Takmayın kafanıza, yıktırın binaları çıkarın insanları evlerinden kira ödemesi falan da yapmayın.

 

Sizi çekemeyenler mi var? Oturduğunuz her ortamda onları eleştirin. Bakan beyi eleştirin, eski siyasetçileri eleştirin, halkın gözünde onları küçük düşürün, tek başınıza ayakta kalın. Eşref Bey’i ve il başkanını da alın sağınıza ve solunuza onlarla ortak hareket edin.  Bu arada bazı eski siyasetçilerle kulis yapmayı, ittifak kurmayı da ihmal etmeyin.

 

Belediye Meclis üyelerini asla dinlemeyin, zaten onlar da birilerinin adamı değil mi? Kimlerin size karşı doldurduklarını biliyorsunuz. Kararlarınıza destek mi vermediler? Hemen birilerinin adamı diye yayın etrafa bitirin onları.

 

“Başkanım çok iyi gidiyorsun, çok çalışıyorsun, büyük adamsın” diyen entrikacıları, yağcıları etrafınızdan asla uzak tutmayın. Şu yanlış bu yanlış diyen sözde dostlarınızı dinlemeyin kazanan siz olursunuz.

 

Sonuç itibari ile yaşadığımız toplumda insanlar bir araya geldiklerinde hep söyleniyorlar. Söylenen bir toplum olmuşuz. Bir türlü söyleyen bir toplum olamadık.

Söyleyen bir toplum olamadığımız için herkesin kafasında çok ciddi bir ön yargı oluşuyor. Aslında herkes içinden geçenleri samimi bir şekilde dile getirse birçok sorun çözülür. Gizli kapaklı işler olmaz.

Özellikle Ramazan ayında iftar sonrası nereye giderseniz gidin her masada mutlak surette siyasi sohbetler görürsünüz. Bilen bilmeyen herkes konuşuyor. İşin içindeki muhatapları görünce de sanki dilini yutmuş gibi konuşamıyorlar. Muhatabının her olumlu veya olumsuz konuşmasına kafa sallayıp duruyorlar.

 

Birde siyasetçilerin simsarları var. Bu simsarlar her işten anlıyorlar. Anlamadıkları, bilmedikleri hiçbir halt yok. Bunlar doktor oluyorlar, mimar oluyorlar, mühendis oluyorlar, savcı oluyorlar,  kısacası her şeyi biliyorlar.

 

Böyle bir ortamda siz neyi veya neleri düzeltebilirsiniz ki?

O yüzden bende kamuoyunda konuşulanları bu şekilde yazmaya karar verdim. Bingöl gündeminde neler var, neler konuşuluyor bunları tersinden anlatayım. Düzünden anlatınca sorun yaşıyoruz, anlatamıyoruz…

 

İftar sofralarına gelince, inanın bu millet artık gına geldi. Özellikle Emniyet Müdürlüğünün iftar sofraları insanları çileden çıkaran türden. İftar veriliyor duymayan kalmıyor, sofranın etrafındaki insanlarla “HAYIRLI İFTARLAR BİNGÖL” pankartının olduğu kareleri hiç anlamış değilim. Unutulmasın ki, Gaffar Okkan’lar, Ekrem Çelik’ler insanların gönüllerini fethederek bir şeyler yaptılar. İnsanların gönüllerine girmek ve toplumla diyalog kurmanın yolu mideden geçmiyor…

 

Artık bu şehirde yoksul insanlara yardım edilecekse, gizli yapılsın gazetelere yardım kolileri eşliğinde resimler verilmesin. Eğer illa resimler çekilecekse bunlar basınla paylaşılmasın.

 

Son olarak Bingöl havalimanını açan Sayın Başbakana ve bu konuda emeği geçen Sayın Kalkınma Bakanımız Dr. Cevdet Yılmaz’a ve diğer emekçilere yürekten teşekkür ediyorum. Bingöl semaların uçakları görmek tarifi olmayan bir mutluluk. Havalimanımız Bingöl’ümüze çok şey katacaktır inşallah.

 

Sağlıcakla kalın…

YORUM YAP