Google News' te Takip Edin

Bingöl genç haberleri google

DOLAR 32,5080 % -0.12
EURO 34,9511 % 0.3
GRAM ALTIN 2.434,82 % 0,48
ÇEYREK A. 3.980,94 % 0,48
BITCOIN 64.206,09 -0.819
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 27°
Google News

Baro Başkanı Alakuş “Kadınlar Günü”nü Kutladı

Bingöl Barosu Başkanı Av. Abdullah Alakuş, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeni ile bir mesaj yayımladı.

Son Güncelleme :

09 Mart 2015 - 11:51

Baro Başkanı Alakuş “Kadınlar Günü”nü Kutladı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajına, “Üreten ve hayatın her zerresine oluk oluk akan kadınlarımız, merhaba” diyerek başlayan Bingöl Barosu Başkanı Av. Abdullah Alakuş mesajının devamıda: “8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları, düşük ücretleri, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi.


26 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın – Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.


Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletlerin sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır.


Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. Ancak dönemin siyasal iktidarlarının baskıcı politikaları nedeniyle, 1975 yılından sonra sokaklarda da kutlanmaya başlanmıştır.


Bir toplumda kadın ne kadar etkin ve üretkense toplum o kadar gelişmiştir. Çalışma hayatında kadının yer alması toplumsal ve ekonomik kalkınma sürecinde, insanın ve insan emeğinin özgürleşmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.

Türkiye’de toplumsal yaşam biçimi büyük ölçüde erkeğin eve gelir getirdiği, tek kazananlı aile modeline dayanmaktadır. Buna karşın, ekonomide sık tekrarlanan krizler nedeniyle erkeğin işsiz kalma ihtimali de çok yüksektir. Ayrıca, sadece işsizlik nedeniyle değil, iş kazaları, hastalık ve iş göremezlik gibi durumlarda da tek kazananlı haneler yoksulluğa itilirler. Bugün tüm dünyada yoksullukla mücadele stratejileri arasında, tek kazananlı hane modelinin yerine çift kazananlı hane modeli teşvik edilmeye çalışılmaktadır. Kadının istihdama katılmasıyla çift kazananlı hane modeline geçilmesi, kadınların ev içinde daha çok söz sahibi olma imkânını artırırken, hanenin gelir düzeyini yükseltecek; kadınların, yaratıcılıklarını, becerilerini ve yeteneklerini geliştirecek, yoksulluk riskini azaltacaktır. Kadınların kendilerine ait gelirlerinin olması ekonomik bağımlılıklarını azaltacaktır. Aynı zamanda kadınların karşı karşıya kaldığı, aile içi şiddet ve taciz, ekonomik şiddet, erken evlenme, erken doğum gibi konularla baş edebilmelerine de yardımcı olacaktır. Ev içinde her gün tekrarlanan rutin işlerle uğraşmak onları durağan bir yaşama mecbur bırakarak potansiyellerini sınırlamakta iken istihdama katılımları yeteneklerini, ilgi ve yaratıcılıklarını açığa çıkarma fırsatı verecek ve bu fırsatları başkalarıyla paylaşabilme imkânı sağlayacaktır. Kadınların iş yaşamına katılmasıyla toplumsal hayatta daha fazla yer alıyor olması cinslerin sosyal yaşamda birlikte var olma durumunu güçlendirecek, güç dengelerini kadının lehine dönüştürecektir. Aile hayatı eşitler arasında daha demokratik ve özgürlükçü bir birliktelik olacaktır.

Kadın istihdamının düşüklüğü çok boyutlu ve çok faktörlü bir sorundur. Ancak genel manada kadın istihdamının önündeki engeller ana başlıklar olarak şöyle sıralanmaktadır: Geleneksel aile yapısı, toplumsal değer yargıları, toplumsal cinsiyet temelli işbölümü, kadın emeği talep yapısının zayıflığı, ekonominin istihdam hacminin düşüklüğü, kırsal kesimden kente yönelen göç hareketi, tarımsal üretim yapısındaki çözülme, genel ve özellikle mesleki alanda kadın eğitim düzeyinin düşüklüğü, kadının doğurganlığı, analığı, ev işleri ve çocuk bakımının kurumsallaşmaması ve kadının işgücü piyasasına girişini sağlayacak gerekli mekanizmaların olmayışıdır. Bunların yanı sıra ekonomide izlenen politikalar da istihdamın düşmesi açısından önemli bir faktördür. Türkiye'de kayıt dışı istihdam edilen bir çok kadın işçi bulunmaktadır.Bir an önce kayıt dışı çalıştırılan bu kadın işçilerin kayıt altına alınıp sosyal hakları açısından yasal düzenlemeler yapılmalıdır.Anne olan kadın işçilerin daha sağlıklı bir ortamda çalışabilmeleri için gerek işverenler tarafında gerekse devlet tarafından gerekli olan çalışma ortamının sağlanması gerekmektedir

Türkiye’de kadınların işgücüne katılımı, kırsal bölgelere oranla kentlerde daha düşüktür. Bunun nedeni, kentlerde “ev kadını” sıfatıyla işgücü dışında tutulan kadınların kırsal alanlarda “ücretsiz aile işçisi” olarak işgücüne dahil edilmeleridir. Bir başka nedeni ise genel de olduğu gibi kentte de kadın işgücünün eğitim seviyesinin düşüklüğüdür.

Günümüzde Türkiye’de, istihdamda yer alan 100 kadından 58’i herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmaksızın çalışmakta, bunların da %56’sını ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınlar oluşturmaktadır. Ücretli veya yevmiyeli çalışan kadınların %26,6’sı, işveren kadınların %31,2’si, kendi hesabına çalışan kadınların % 91,2’si herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmaksızın çalışmaktadır. Bu bağlamda kayıt dışı işlerin temel özellikleri olan; sosyal güvenceden ve iş güvencesinden yoksun olmaları, düşük ücretli ve düzensizliği, sürekli olmayışı, teşkilatsızlık ve denetim eksikliği gibi nedenlerden dolayı kadınlar ücretliler içinde dezavantajlı grubu oluşturmaktadır .

Günümüz toplumunda kadın, şiddete uğrayandır,tecavüz edilendir,öldürülendir, emeği sömürülendir,küçük gelindir,savaş mağdurudur.

Bugün dünyanın her yerinde, bütün kentlerinde kadınlar, eşitlik, adalet, özgürlük, emek, barış ve dayanışma için seslerini ve isyanlarını birleştiriyorlar.

Kadınlar yoksulluğu, işsizliği, şiddetin her türlüsünü, savaşı, militarizmi en yoğun ve en ağır biçimiyle yaşamaya devam ettikçe, mücadeleleri sürecektir ve kadınlarımızın bu onurlu mücadelelerinde bizler Bingöl Barosu olarak her platformda onların yanlarında olacağımızı bildiririz.

Kadınlar

Ve kadınlar ,

bizim kadınlarımız:

korkunç ve mübarek elleri,

ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle

anamız, avradımız, yarimiz

ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen

ve soframızdaki yeri

öküzümüzden sonra gelen

ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız

ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki

ve karasabana koşulan

ve ağıllarda

ışıltısında yere saplı bıçakların

oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan

kadınlar,,

bizim kadınlarımız..

8 mart dünya emekçi kadınlar gününüzü kutluyor . Hepinize saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı


YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.