
Genç’te 17 Nisan 1999’da ilçe merkezinde bulunan mezarlığa sızmaya çalıştıkları iddiasıyla PKK’lı diye öldürülen Mehmet Eliveren ile Yılmaz Eliveren’in soruşturması tamamlandı. Dönemin Genç İlçe Emniyet Amiri Ahmet Koni, komiserler Bülent Gümüşay, Ahmet Kenan Çayır, polis memurları Mehmet Atıcı, Mehmet Yolaçtı, `Tasarlayarak öldürme`, `Tehdit`, `Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği` suçlarından yargılanmaya başlandı.
Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmada, Maktullerden Yılmaz Eliveren’in babası ve Mehmet’in ağabeyi Ahmet Eliveren hazır bulunurken, sadıklardan komiserler Bülent Gümüşay, polis memurları Mehmet Atıcı, Mehmet Yolaçtı telekonferans sistemiyle duruşmaya katıldı. Dönemin Genç İlçe Emniyet Amiri Ahmet Koni’nin daha önceden ifadesinin alındığı gerekçesiyle ve komiser Ahmet Kenan Çayır’ın bulunduğu yerde telekonferans sisteminde hata olduğundan dolayı duruşmaya katılmadı.
Özel Harekâtçılardan şikâyetçi olan Ahmet Eliveren ifadesinde, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Koni’nin kendisinden 8 bin dolar borç alıp ödememesi nedeniyle tartıştıklarını Koni’nin kendilerini tehdit ettiğini olay günü oğlu ve kardeşini Koni’nin öldürdüğünü belirterek şikayetçi olduğunu aktardı.
Sanıklardan Komiserler Bülent Gümüşay, Polis Memurları Mehmet Atıcı, Mehmet Yolaçtı, ifadelerinde iddiaları reddederek, mezarlıkla terör örgütü üyesi tespit ettiklerini, çatışmaya girdiklerini ve çatışma sonucunda iki kişiyi ölü olarak ele geçirdiklerini belirtti.
Alınan ifadelerin ardından mahkeme heyeti, dosyayı daha detaylı incelemek, bazı tanıkların ifadelerine başvurmak, sanıklardan Ahmet Kenan Çayır’ın henüz ifadesi alınmadığı gerekçesiyle duruşmayı 12 Haziran 2014 tarihe erteledi.
HUKUK ÇİFTE STANDART UYGULUYOR
Duruşmadan sonra bir açıklamada bulunan Müşteki Avukatı Abdullah Alakuş, sanıkların tutuklu yargılanmalarını talep ettiklerini, ancak talebin mahkemece reddedildiğini söyledi. Hukukun çifte standart uyguladığını iddia eden Alakuş: “Normal sivil bir vatandaş evrakta sahtecilik, tasarlı adam öldürme suçlarına karışmış olsaydı bu mahkemede tutuklanırdı. Ama kolluk görevlileri olan bireylere ayrı, sivil vatandaşlara ayrı bir hukuk uygulanıyor” dedi.
Duruşmanın 12 Haziran 2014 tarihine ertelendiğini belirten Alakuş: “Ahmet Kenan Çayır’ın henüz ifadesi alınmadığı ve Ahmet Koni’nin ifadesi biz yokken telekonferans yöntemiyle alınmış. Çapraz sorgu hakkımız ihlal edildi. Bizimde hazır bulunacağımız bir ortamda ifadesinin alınmasını talep ettik bu gerekçelerle ertelendi.” Diye konuştu.
Mehmet ve Yılmaz Eliveren’in örgütle ilgisi olmadığını aktaran Alakuş: “Bu iki sivil vatandaşın terörle hiçbir ilişkisi yoktur. Bunlar ilçe merkezinde öldürülerek, ilçe merkezinin arka kısmında bulunan mezarlığa götürülerek, çatışma süsü verildi. bunların terörist oldukları iddia edildi. Daha önceki çatışmalarda ele geçirilen silahlar yanlarına konularak, örgüt elamanı olma süsü verildi. Bunların sivil vatandaşlar olduğu Diyarbakır Özel yetkili savcıları kabul etti. Sivil oldukları, örgütle alakaları olmadıkları belirtilmiş” şeklinde konuştu.
AHMET ELİVEREN: ADALET TECELLİ EDECEK
Yılmaz Eliveren’in babası ve Mehmet’in ağabeyi Ahmet Eliveren ise, olayın komplo sonucu olduğunu savunarak, sanıkların tutuklanmasını istedi.
Dava sonucunda adaletin yerini bulacağına inandığını belirten Ahmet Eliveren: “ben inanıyorum ki adalet tecelli eder, yerini bulur. 14 yıldır bu dava böyle beklemededir. Şimdiye kadar bir gelişme kaydettik. Bundan sonraki süreçte mahkeme heyeti gerçekten dosyayla tam teşekküllü ilgilenir, yanlı davranmaz ise mağdur olanın hakkını arasa, bu kamu görevlileri hak ettiği cezayı alır. Biz adaletten bu olayı yapanların yanına kar bırakmamalarını istiyoruz” dedi.
Dönemin Genç Cumhuriyet Savcı’nın kendilerini iyi tanıdığını aktaran Eliveren: “Dükkanımız adliyenin karşısındaydı. Bu çocukların sivil olduklarını bilmesine rağmen, terör fezlekesi yazdı. Kendisiyle görüştüm olayın komplo olduğunu anlattım. Kendisi herhangi bir cevap vermedi. Dönemin ilçe Kaymakamı’na gittik. Bizi terörist diye makamından kovdu. Biz savcı hakkında suç duyurusunda bulunduk. Hakkında soruşturma açılmasını talep ettik oda işin içinde özel hareketçilerle beraber hareket etmiş” şeklinde konuştu.
Oğlu ve kardeşinin mezar taşı dahi olmadığını belirten Eliveren, komplo ve suikast korkularıyla ailenin mezarlığa gidemediğini sözlerine ekledi.