Ocak ayında İstanbul Sarıgazi ilçesinde hemşerimize ait kafe-restaurant ta meydana gelen münferit bir olay sonucu Ahmet Erden adlı vatandaş hayatını kaybetmişti. 2 Aydan beri Sanır ile Erden aileleri arasında yaşanılan husumet, kanaat önderleri ile ailelerin ileri gelenlerinin devreye girmesi ile daha büyük olumsuzluklara sebebiyet vermeden barış ile sonlandı. 4 Mart Pazar günü Sarıgazi’de hemşerilerimize ait UBADER’de düzenlenen barış yemeğine her iki aileden yaklaşık 500 kişi katıldı.
İş adamı hemşerimiz Yusuf Erdoğmuş, Molla Cevdet Erdoğmuş, Yaşar Sanır, Fikret Tekgöz, Muharrem Tekgöz Mahsum Andan adlı hemşerilerimizin yoğun girişimleri sonucu bir araya gelip sulh iki aile üyeleri, barış için verilen yemek sofrasına bir arada oturdu.
Avukat Yücel Ortak moderatörlüğünde gerçekleşen her iki aileden söz alanlar barışın öneminden bahsetti. Sulhun, bütün kurallarının anası olduğuna vurgu yapan Avukat Yücel Ortak: “Cenabı Allah, Kur’an-ı Kerim’de117 kez cezalandırmaya ilişkin ayetler ile bizlere seslenirken 234 kez de sulh’un önemine vurgu yapmıştır. Yani sulh’un önemini tam iki kat fazladan bizlere öğretmiştir. Yani barışın ne denli önemli olduğu bizlere anlatılmıştır. Şahsım adına bu barış sürecinin her iki tarafa da hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Erdoğmuş: “Yiğitlik, sulh için barış için toplumun esenliği için adım atmaktır”
Proğramda bir konuşma yapan ve husumetin barış ile sonuçlanması hususunda çok yoğun çaba sarf eden iş adamı hemşerimiz Yusuf Erdoğmuş ise: “Kavganın kazananı yok, kaybedeni var. Kavgada kaybeden sadece taraflar değil toplumun tümüdür. Bu anlayıştır ki artık günümüzde en ufak bir hadise meydana geldiği zaman bugünkü topluluğun burada olduğu gibi, herkes kendince devreye girer, kendince sulh için çabalar, bu acılar yaşanmasın ister. İnsanlar arasında her zaman anlaşmazlıklar olabilir, her zaman hatalar, yanlışlar olabilir. Bir anlık nefsimiz ve kızgınlığımıza yenik düşebiliriz. Önemli olan bunu diğer nesillere, aile fertlerine ve topluma devretmemek. Allah’ın da emrettiği gibi toplumun da istediği gibi nefsine yenik düşmeden, sulh için doğru adım atabilmektir. Malum bölgemiz olarak ilimiz olarak yıllarca acılar çektik. 15-20 yıl öncesine kadar askeri cuntalar, sıkıyönetimler, olağan üstü hal dönemi, terör, kan davaları gözyaşları içinde büyüdük. Herkesin psikolojisi bozuktu ve kimyası bozuldu. Bu büyük acılar bizleri büyük şehirlere göç etmeye zorladı. Tabi büyük şehirlerde acılarımız dinmedi, bizi kabul etmediler. Ama buna rağmen biz direndik mücadele verdik, bir birimizi sahiplendik. Bizler daha fazla çalışarak daha fazla kenetlenerek kendimizi kabul ettirdik. O zamanlar yüz iken binler olduk, bir olduk bütün olduk. Acı günde tatlı günde hep birlikteydik. Değerli hemşerilerim bakın hiç istemediğimiz arzu etmediğimiz bir talihsiz olay yaşadık. Kim buna ne derse desin biz kader diyoruz. Bir kardeşimizi toprağa verdik bir kardeşimiz cezaevine girdi. Huzurlarınızda vefat eden kardeşime Allah’tan rahmet kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Özelilikle bu barışın oluşumunda bizlere kapılarını sonuna kadar açan Mehmet Erdem ağabeyime, çocuklarına ve bütün akrabalarına huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Ve Sanır ailesi de olmazsa olmaz dediğimiz barış için mücadele verdi. Bu süreçte duaları ile katkıda bulunan, bu sürece katkı sunan bütün herkesten Allah razı olsun diyorum. Yine ayrıca Tekgöz ailesine olayın başlangıcından itibaren her iki tarafın yanlarında duran Muharrem Tekgöz kardeşime, Fikret bey ile her zaman telefondan diyalog ta olduk Allah hepsinden razı olsun. Olayı duyduğu andan itibaren yanımızda olan Mahsun Andan kardeşime teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlar, dedim ya, bizler bedel ödedik kan ve gözyaşları ile büyüdük. Alemlerin rabbine hamd olsun ki ne Türkiye eski Türkiye ne Bingöl eski Bingöl, çünkü bu büyük şehirlerde bizleri kabul etmeyen bizleri dışlayan ve bizleri ötekileştiren insanlara karşı inadına çalıştık, inadına bir birimize sahip çıktık. Biz bu mücadeleyi ekmek için aş için, insanca yaşamak için verdik Halen yetmedi yetmeyecek. Biz çalışacağız biz üreteceğiz. Biz birbirimize sahip çıkacağız Allah’ın izniyle biz artık kan ve gözyaşları ile anılmayacağız. Biz siyasette güçlü olacağız, biz bürokraside güçlü olacağız. Biz STK’larda güçlü olacağız, güçlü olmak zorundayız. Biz güçlü olursak, bölgemize, ilimize ülkemize faydalı olacağız. İşte o zaman bizden sonraki nesil daha rahat olacak. Bizden sonra bu bayrağı onlar devir alacak. Sözümü daha fazla uzatmak istemiyorum. Her iki aileden de Allah razı olsun” dedi.
İş adamı Erdoğumuş’un ardından söz alan Molla Cevdet Erdoğmuş, sulhun önemini anlatan bir konuşma gerçekleşti.
Yapılan konuşmaların ardından her iki aile bir birleri ile selamlaşarak bir birlerine gönüllerini açtı.