Google News' te Takip Edin

Bingöl genç haberleri google

DOLAR 32,5333 % 0.25
EURO 34,8634 % 0.39
GRAM ALTIN 2.486,80 % 1,00
ÇEYREK A. 4.065,92 % 1,00
BITCOIN 2.008.659 -3.503
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 21°
Google News

Kendisi Gurbette, Yüreği Genç’te Bir Memleket Sevdalısı

80’li Yıllarda ayakkabı boyacısı olarak çalışmaya gittiği İstanbul’da, bulaşıkçı olarak başladığı ve hızla yükselip halen yaklaşık 200 kişinin çalıştığı cafecilik sektörünün önde gelen simaları arasına giren işadamı hemşerimiz Yusuf Erdoğmuş, gurbette olsa da Genç’ten ve Gençlilerden asla uzak olmadı.

Son Güncelleme :

16 Kasım 2013 - 15:13

Kendisi Gurbette, Yüreği Genç’te Bir Memleket Sevdalısı

1978’de Genç YİBO’dan mezun olduktan sonra Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi’nde eğitimini tamamlayan Gençli hemşerimiz Yusuf Erdoğmuş ile 1983 yılında gittiği İstanbul’da yoksulluk içinde başladığı iş alanlarından bugüne kadar geldiği süreci Maltepe’nin en gözde mekânlarından biri olan ÇOTLA CAFE’de buluşup, bu başarılı hayat hikâyesini siz değerli okurlarımız için derledik.

 

 


İstanbul’da Çay bahçelerinin “cafe” olma sürecini başlatan kişi olarak kabul gören Erdoğmuş, hemşerilerine sahip çıkarak, onları yanında istihdam ederek büyümüş, büyüdükçe daha çok paylaşmış. Geldiği toprakları asla unutmayan Erdoğmuş, “Ben memleket milliyetçisiyim” sözleriyle kendini tanımlıyor.


Söz konusu Doğu’dan gelen işsiz gençler olunca kendisini “profesyonel olmamakla” niteleyen Erdoğmuş, bu durumdan da şikâyetçi değil. İşte Genç İlçesi’nden gidip, İstanbul’un en tanınmış yüzleri arasına giren Yusuf Erdoğmuş’la gerçekleştirdiğimiz röportaj…


Öncelikle sizi bir tanıyalım, Yusuf Erdoğmuş kimdir?


Bingöl İli Genç İlçesi, Sarısaman Köyü’nde 1967 yılında dünyaya gelmişim. İlk ve ortaokulu Genç Yatılı Bölge Okulu’nda okudum. Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1983 yılında İstanbul’a geldim. O zamanlar Eminönü Yeni Cami önünde ayakkabı boyacıları meşhurdu. Hala da devam ediyor. İlk sığındığımız yer olan Eminönü’nde tanıdıklarımızın yanında ayakkabı boyacılığı ile gurbet hayatımız başladı.


O zamanlar kaç yaşındaydınız?


16 yaşlarında idim. Yaklaşık üç ay gibi bir süre ayakkabı boyacılığı yaptıktan sonra otobüs bileti kulübelerinde otobüs bileti sattım. Daha sonra yaklaşık üç yıl kadar otobüste muavinlik yaptım. Gülhane Parkı’nda yaz ayları çok eğlenceli oluyordu. Orda kendime bir iş buldum. Komilik ile başladım. Sezonluk bir işti. Yaklaşık 11 sene orada devam ettim. Askerlik arası var sadece. Orada bazen aklıma geldikçe beni duygulandıran güzel şeyler oldu. O zaman Bingöl’den, özellikle Genç’ten köylü, akraba, hemşeri duyan herkes yanıma gelirdi. Köyden gelmiş Türkçe bilmez, okuma yok, yazma yok, garibanlık had safhada. Her dönem yanımda yüzlerce kişiyi işe aldırırdım. Allah rahmet eylesin, o dönemde patronum, bir gün beni yanına çağırdı, ‘Yusuf neden senin bölümünde bu kadar fazla kişi çalıştırıyorsun?’ diye sordu. Bunu benden önce müdüre sormuş, müdür de Yusuf köylülerini yanına alıyor demiş, ben de “Evet efendim, okuma yazma bilmeyen bu köylülerimi bıraksam sokakta kötü işlere başlayacaklar. Başları derde girmesin diye işe aldırıyorum” dedim. Sağ olsunlar bizi severlerdi, koskoca Gülhane’de her bölümde Bingöllü vardı. Amacımız insanımıza sahip çıkmaktı. Bulaşıkhanede başlatır, çayhaneye, oradan komiliğe ve oradan da garson olup yetişirlerdi.


‘Bende hemşeri milliyetçiliği var’


Gülhane Parkı’nda bu işe başladığımda hiçbir hemşerimiz yoktu. Bu sektörde naçizane insanıma faydalı olabildiysem bu beni mutlu ediyor. Allah’a şükür ediyorum. Hemşerilerimizin bu sektörde başarılı olmaları bizleri mutlu ediyor ve gururlandırıyor. Şu anda kendi işletmelerimde 200 kişi çalışıyor. Amacım yakın bir gelecekte bu sayıyı 500’e çıkarmak. Tabi şu an çalışanlarımın yüzde 80’i Bingöllü ve doğuludur. Batıdan daha iyi, daha eğitimli adam alabilirim ama Bingöl insanına güveniyorum. Doğu insanı zordur ancak bir tatlı söz ile canını veriyor insana. Ona hitap etmeyi bilirsen en sadık insan doğu insanıdır. Ben bölge ayrımı yapmıyorum ama bölgesel milliyetçilik vardır bende. Bingöl insanı sadıktır. Bingöl insanı babama, dedeme Allah için hürmet ediyorlardı. Bununla büyüyen biri olarak içimde hep bu vardı, Allah bana imkân verse de, bu insanlara yardım edebilsem diyordum. Evet, o içimdeki duygu geçekleştiği için ayrıca Allah’a şükürler ediyorum. Bu benim çocuklarıma vasiyetim olacaktır. O insanların babamıza olan o büyük saygılarından dolayı, ben de, çocuklarım da onlara saygı gösterecektir.


Köyünden kaçan yanınızda soluğu aldı yani, öyle mi?


Evet, aynen öyle, okuldan kaçan, babasına küsüp İstanbul’a kaçan herkes, mutlaka bana gelirdi. Babaları da beni arardı, oğlum kaçtı geldi, gördün mü? Aman sahip çık, diyorlardı. Yanımıza gelmese de, hemen buluyor ve sahipleniyordum. Halen de öyle devam ediyor. Bizim yerlerimiz yıkıldıktan sonra, 382 kişi boşta kaldı. Duyuyordum, şu işe bulaştı, böyle oldu diye. İşimizin en kötü döneminde bile bu gençlerin birçoğunu uyuşturucu bataklığından kurtardım. Çay bahçesi sektörü eskiden mafya, kabadayı veya elit adamların çalıştırdığı mekânlardan “Cafe”cilik sektörüne bu kimliği biz kazandırdık. Çay bahçesinden Cordon Cafe konseptine çevirdiğimiz zaman inanın adamlar gelip fotoğraf çekip gidiyorlardı. Hizmet sektörü, zor iştir. Bu iş sadece parayla olmaz. Herkesin yapacağı bir iş değildir. Herkes bildiği işi yapacak. İnsan memnuniyeti kolay bir şey değildir.


Ailenizden siyasetçiler var. Sizin de ileriye dönük siyasi planlarınız var mı?  


Siyasetçi, her insanın olmasını arzu ettiği, olmak istediği kimine göre makam, kimine göre hizmet yolu olabilir. Kim toplumda saygınlık görmek istemez ki? Ama bizim ailemizden geçmişte vekillik yapmış amcam Abdülbaki Erdoğmuş var. Bence herkes haddini ve yerini bilmeli. Parayla sen yücelemezsin, etiketle, sadece okumakla da olmaz, bu iş aileden gelen asalet de gerektirir. Sosyalleşmesi, kendini geliştirmesi gerekir. Toplumun dilinden, bürokrasinin dilinden anlaması lazım. Amcam zamanında hakkını vererek siyaset yapmıştır, hala da siyasetin içindedir, ailemizin böyle bir kültürü var, o olduğu sürece hiçbirimizin siyaset gibi bir hesabı olamaz. Kendisine defalarca sorulmuştur, buna şahidim; “Neden Bingöl’den değil de Diyarbakır’dan oluyorsunuz” sorusuna, “Hayır, Bingöl küçük bir ildir. Oradan gelenlerin önünü kesmemek lazım” demiştir. Bu düşünceyle Diyarbakır’da siyaset yürütmüştür. Siyaset bir hizmet makamıysa ben zaten yaptığım hizmetlerle, etrafıma çevreme faydalı olmakla dolaylı olarak siyaset yapıyorum


Bingöl siyasetini nasıl görüyorsunuz?


 Şahsen ben istikrardan yanayım. Genç’in Bingöl’ün ve diğer ilçelerimizin mevcut belediye başkanlarıyla devam edilmeleri gerekirdi. Plan projesi olan başkanlarımızın devam etmesi memleket adına çok önemli. İstikrar için devamlılık şarttır. Siyasi hesaplaşmalar sadece mevcut siyasetçiye değil memlekete de zarardır. Siyasetçi çalışacağı iradeye güvenmeli. Mesela memleketimde bu kadar aday adayının çıkması siyasi erkler adına ne kadar pozitif gibi görünse de içinden çıkılmaz bir darboğaza dönüşebilir. Mevcut başkanımız devam etmiş olsaydı bunlar yaşanmazdı. Şu an aday adayı olan bütün hemşerilerim değerlidir, ancak kişi o makama gelmek istiyorsa önce bir kendini sorgulamalıdır. Gerçektende ben bu işi yapabilecek kapasitede miyim? Diye en az iki defa düşünmelidir. Kişi sırf etiket için yada başka bir amaç için o makama aday olmamalıdır. Aday olacak kişi, vizyonu ve misyonunun yanında halkın genelinde kabul görmelidir. Maddi hic bir beklenti içinde olmamalıdır. Siyasi iradenin bunları iyi görüp irdelemesi lazım. Halkımıza adam dayatması memleketimize yapılabilecek en büyük kötülüktür.


YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.