Eğitimci-Şair Gelen’in geçtiğimiz yıl Genç Halk Eğitim Müdür Yardımcılığı görevinden Adaklı ilçesine atanması da bu şiirle ilişkilendirilmişti. Gelen tarafından mahkemeye verilen savunmada; taşlamaların bir şiir türü olduğu, taşlamaların ironi, dokundurucu, alaycı ve komik olduğu, zaman zaman yöneticilerin ve politikacıların bu şiirlerle eleştirildiği ancak bahsi geçen şahsın bu şiirde hedef alınmadığını belirtti. Sokak diliyle şiire yapılan tahlillerde ve yorumlarda bu anlamsız sonucun çıktığını ifadelerine yer verildi. Gelen, ‘eşref saati’ndeki ve ‘kuş gitti taşa değdi’ mısralarındaki eşref ve taş kelimelerinin alınarak adı geçen şahsa yönelik olduğu basit bir şekilde anlam yüklendiği, bunların bir şiir için çok anlamsız tahliller olduğunu söyledi.
MAHKEME KARARINDA ŞU İFADELERE YER VERİLDİ:
“Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde davacı vekili tarafından mahkememize açılan davanın kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davacının milletvekili olarak görev yaptığı, davalın öğretmen olduğu, davalı tarafından yazıldığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayan TAŞLAMA adlı şiirin davalının facebook sayfasında yayınlandığı, davalı tarafından yazılan şiirde davacıyı doğrudan hedef aldığından bahsedilmeyeceği, aksi düşünülse bile şiirde geçen sözlerin genel bir değerlendirme olup, davalının değer yargısını ifade etmek amacıyla söylenmiş eleştiri niteliğinde düşünce açıklaması kapsamında sözler niteliğinde olduğu, davacının kişiliğine yönelen saldırıdan söz edilemeyeceği, davacının siyasi nitelikte kamu görevi yapan bir kişi olması nedeniyle sert eleştirilere de açık olması gerektiği, belirlenen maddi olgu karşısında eleştiri sınırının aşılamadığı, manevi tazminatı gerektirir koşulların oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir”
Eşref Taş, Genç Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği bu karar itiraz ederek, kararı Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay da kararı reddederse dava düşecek.
DAVAYA KONU OLAN ŞİİR: “HALİMİZ BU ANKARA”
Çocukluğunda kaldı onun eşref saati Ankara’ya gidince geldi eşek saati Kuş gitti taşa değdi, baş gitti arşa değdi Ardından şakşakçılar mebusum yaşa dedi Müderrislik unvanı güdemez bir kervanı Öküz diye koyarsan dövemez ki harmanı, İşleri afra-tafra yakışır ona hara Duysun bizi Ankara koy önüne samanı İnadı ki ne inat merkepte yok bu inat Devlet kurtaracakmış sözüm ona malum zat Yaz ortasında saman çok daha eder para Dinle bizi Ankara işte budur hakikat Gündüzümüz hep kara gecemizde kapkara Kimden bu bela bize ey keşmekeş Ankara Halk dizini dövmekte vicdan sızı çekmekte Düşürdü bizi dara meydandaki maskara Sabrımız dibe vurdu içimizde bir yara Memleket kaç yıl daha düşünür kara kara İşleri yalan dolan ayrımcılık kayırma Allah’ım bize güç ver halimiz bu Ankara.