Google News' te Takip Edin

Bingöl genç haberleri google

DOLAR 32,2767 % 0.06
EURO 34,8119 % -0.07
GRAM ALTIN 2.410,92 % 0,07
ÇEYREK A. 3.941,86 % 0,07
BITCOIN 63.558,84 -0.262
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

“Ülkenin idaresinde olmak istiyoruz”

Hür Dava Partisi’nin desteklediği Bingöl Bağımsız Milletvekili Adayı Said Şahin, “Meclis, bu ülkenin idaresi demektir ve bizde bu ülkenin idaresinde olmak istiyoruz. İktidarında olamasak da idaresinde söz sahibi olmak istiyoruz”

Son Güncelleme :

23 Nisan 2015 - 11:27

“Ülkenin idaresinde olmak istiyoruz”

Hür Dava Partisi (HÜDA PAR)’ın desteklediği Bingöl Bağımsız Milletvekili Adayı Said Şahin, gazetecilerle bir araya geldi.


HÜDA PAR Bingöl İl Başkanı Hamdullah Tasalı ve İl Başkan Yardımcısı Vahit Eser’inde hazır bulunduğu toplantıda konuşan Şahin, “Meclis, bu ülkenin idaresi demektir ve bizde bu ülkenin idaresinde olmak istiyoruz. İktidarında olamasak da idaresinde söz sahibi olmak istiyoruz. Çünkü siyasetten amaç biraz da idarede olmak ve idareyi etkilemektir. Biz inanıyoruz ki meclisin Hür Dava Partisi’nin siyaset anlayışına çok ihtiyacı vardır. Toplum gözünde kirli bir alan olarak görünen siyasetin, bütün toplumu etkileyen mekanizma olan siyasetin aslında en yüce değerler üzerine bina edilmesi gerektiği inancıyla biz diyoruz ki, siyaset temiz olmalı. Ahlak değerleri üzerine oturtulmalı. Bu amaçla da bizler siyaset üzerinden özümüze dönüşü sağlamak istiyoruz. Siyasete girmemizde ki temel hedef, insanda, toplumda, devlette, öze dönüşü gerçekleştirmektir.” dedi.
" TEMELİ İNSAN OLAN BİR ÜLKEYE DÖNÜŞMELİYİZ "
Toplumda yaşanan yozlaşmanın had safhaya ulaştığını ve bu konuda meclis tarafından ciddi adımlar atılması gerektiğini belirten Şahin,  “Maddi gelişmişlik insanın yaşamasına bağlıdır. Yani insan yaşarsa maddi gelişmişlik vardır. İnsanın yaşam alanı çocukların yaşam alanı sağlanırsa, bunların bir kıymeti vardır. O açıdan bunların ciddi olarak sorgulanması gerektiğine ve öze dönüşün bir şekilde sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Siyasete kalite kazandırmak istiyoruz. On yıl öncesine göre istatiksel bilgiler ile ele alırsak, bugün gelinen noktada toplumun gidişatı alarm veriyor. Boşanma oranları ne durumda, psikolojik tedavi gören insanlar kaç kişidir, suç oranları ve uyuşturucu kullanma yaşları hangi durumdadır? Bunları biz ele aldığımız zaman korkunç rakamlar ile karşılaşıyoruz. Boşanma oranının yüzde 38 arttığını, on yıl önce cezaevlerinde 50 bin insan varken günümüzde bu rakam 160 bine ulaştı, suç işleme oranlarının ciddi rakamlara ulaştığı ve anti depresif ilaçların yazıldığı reçete sayısının 38 milyon adedi bulduğu, bu çerçevede korkunç rakamların oluştuğunu görüyoruz. Ancak topluma bunlar çok da yansıtılmıyor, meclis gündemine taşınmıyor. Birileri istatistiksel raporlar çıkarıyor ancak bunları meclise taşımıyor. Bunun üzerine ciddi gündem oluşturulmuyor. Bizler diyoruz ki, temeli insan olan bir ülkeye dönüşmeliyiz. Bunun içinde insanı tehdit eden ne var ise onların ele alınıp ıslah edilmesi, buna yönelik tedbirlerin geliştirilmesi lazım. Yoksa günü kurtarmak adına oluşturulan gündemler bizim çözümümüz değildir."ifadelerini kullandı.
“DEVLETİN TEKRARDAN YAPILANMASI GEREKİR”
“Halkın vergileriyle finanse edilen devletten amaç, halka hizmet etmektir” diyen Şahin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Devletin yapısı, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar gelinen noktada maalesef vatandaşı merkeze alan insanı merkeze alan insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışını merkeze alan bir anlayışa sahip değil. Halkın vergileriyle finanse edilen devletten amaç, halka hizmet etmektir. Halkın rahat ve huzurlu yaşam alanlarını oluşturabilmektir. Ancak süreç içerisinde devlet, kendisini kutsamış, merkeze almış, vatandaşını da kendisi için var olarak gören, gerekirse devlet için vatandaş ölebilir, aç kalabilir, kurban edilebilir, bir toplum yok edilebilir. Bugün bu yaşanılan temel sorunların arkasında devletin yanlış anlayışından doğan sebepler kaynaklanıyor. Biz devletin tekrardan yapılanması gerektiğini söylüyoruz. Yeni bir anayasa ile adaletli, eşitlikçi ve halkların haklarını garantiye alan bir anayasa gerektiğine inanıyoruz. Devleti merkeze değil, vatandaşı merkeze alan bir anayasa gerektiğine inanıyoruz. Darbe anayasasından herkes şikâyetçidir. Sistemden şikâyet edenler, anayasadan şikâyet edenler sistemin başına geçtikten sonra sistemi herkesten çok sahiplenmeye başladılar. Hakikaten de mevcut siyasi mekanizmaların bu devletin yapılanması ile ilgili dönüşümü sağlayacak iradeyi sergilemediğini herkes gördü. Hem siyasetin ahlakı ve anlayışı açısından hem de mecliste mevcut devletin yapılanmasıyla alakalı olarak dönüşümün sağlayacağı duruş açısından yeni bir sese ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Devletin özellikle bu güne kadar temel sebep oldukları zulümlerin izalesi, adaletin gerçekleşmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu adaletinde çıkarlar üzerine değil adalet üzerine inşa edilmesi lazımdır. Bize göre menfaat üzerine yapılan siyaset canavarlıktır. Umumi menfaat göz önüne alınmalı ve genelin çıkarları doğrultusunda çıkarlar sağlanmalıdır.”
“ÇÖZÜM SÜRECİ ÇÖZÜM ÜRETEMEDİ”
Çözüm sürecine de değinen Şahin,  “Çözüm süreci ile ilgili, çözüm sürecini en azından çözümün olması gerektiğine inanıyoruz. Halk içerisinde yaşanan bir savaş var, halkın canının acıdığı bir savaş var ve bu halkın kardeşleri arasında sürdüğü gerçekliğinden hareket ederek çözümün olması gerektiğine inanıyoruz. Süreç ile ilgili irade ortaya konulurken, baştan beri buna destek verdiğimizi dile getirdik. Endişelerimizi de dile getirdik. Çözümün barışı sağlayacak bir yol haritasıyla işlenmesi gerektiğini söyledik. Çözüm süreci, geldiğimiz noktada çözüm üretmedi. Çözümden çok uzak bir aşamada olduğunu söyledik. Kürt sorunu dediğimiz sorun, devlet ile örgüt arasına sıkıştırıldı. Çözüm süreci de iki taraflı bir cendere yaşadı. Süreç genelleştirilmedi, geniş tabana yaygınlaştırılmadı.”dedi.
“SEÇİM BERAJINA KARŞIYIZ”
Yüzde 10’luk seçim barajına karşı olduklarını dile getiren Şahin, “ Biz % 10 seçim barajına karşıyız. Çükü seçim barajı temsiliyette adaletin sağlanması önünde ki en büyük engellerden biri. Bu sorunun varlığına rağmen HDP’nin seçime parti olarak girme kararı alması kendi tercihleri ve iradeleridir. Seçim barajını aşıp meclise girip girmemesi ise halkın vereceği oylara bağlıdır. Meclise girmezse ‘Kıyamet kopacak’ şeklindeki anlayış, Türkiye siyasetinin doğasına yerleşmiş olan yanlış anlayışın ta kendisidir. Seçmen iradesini etkileyecek gayrimeşru yollara başvurmaktır. Seçmen iradesi gayri meşru yollarla ipotek altına alınmamalıdır. Seçmen iradesi, insani onura yakışır özgürlükte olmalıdır. Baskının pirim yaptığını görünce birileri baskıya devam eder. İktidarın gücünün pirim yaptığını görünce birileri iktidarın gücünü kullanmaya devam eder. HDP Barajı aşar mı aşmaz mı, özelde kendi meseleleri ancak genelde bütün ülkenin meselesidir. Bizim düşüncemiz, HDP barajı aşmazsa kıyamet kopar mı, kopmaz. Çünkü kıyametin kopacağı gibi tarih yaşadık, kopmadı. Yaşanacak, bu halkın acılarını derinleştirmektedir. Sorunları ileri taşımaktır. Devletten ve sistemden kaynaklı sorunları devlet ile mücadele ile düzeltirsiniz. Devletten kaynakları sorunların kıyametini halkın başına koparamazsınız. Eğer halka patlatırsanız, sizin ikinci bir zulüm aracına dönüşmeniz demektir. O açıdan, kıyamet kopmaz. Bir iki gün ortalığı karıştırırlar, var olan sorun devam eder. Bizler şunu artık görmeliyiz."şeklinde konuştu.

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.