14°
Bir yaramız var,
Geçmişte yüreğimize saplanan zehirli bir hançerin darbesinden Neş'et eden bir yara.
Emperyalist ve siyonistlerin bize en büyük hediyesidir bu yara…
Kalleşçe ve namertçe hazırlanan öldürücü bir virüstür bu yara.
Irkçılık, sefahat, Adaletsizlik, tahammülsüzlük ve bunu besleyen kurallar manzumesi.
Siyonistlerin güdümündeki darbeciler, bizleri tedavi ettikçe yaramızın iyileşmesi imkansızlaşıyor. Düşmanın tasından su içmeye devam ediyoruz. Kıvranıp acı çekiyoruz.
Anadolu'nun topraklarında Bir kavga yaşıyoruz. Planlarını ve gücünü korumak isteyen dünkü emperyalistler, bizleri bu kavgaya tutuşturup evlerinde rahatça uyumak istiyorlar.
Artık herşeyi açık ve net konuşmamız lazım. Amasız, fakatsız. Akla, vicdana, bilime direnç göstermeden…
Biliyoruz ki; bu yara tedavi edilmezse kangrene dönüşektir.
Dün tek partinin zihniyeti ile başlayan ve yakın zamana kadar sahiplerinin emirlerini yerine getiren darbeci zihniyetlerin keyfi kanunları ve uygulamaları, insanlarımızı birbirlerine düşman haline getirerek tanınmaz bir hale getirmiştir.
Bu darbeci hukukun ve ırkçı ruhun uygulamalarından, kurtulamadığımız müddetçe, kendi aramızdaki kin ve husumeti ortadan kaldıramaz, huzurumuzu tesis edemeyiz.
Akıl ve vicdanın kabul etmediği, milletin hazmedemediği bütün yasalara ve uygulamalara dokunmamız gerekir.
Kırmızı çizgimiz birliğimiz ve bütünlüğümüzdür.
Kırmızı çizgimiz bu ülkede halkın ezici bir çoğunluğunun kabul ettiği bir arada kardeşçe yaşamaktır.
Kırmızı çizgimiz halka rağmen darbecilerin keyfi kanunları ve uygulamaları olamaz.
Sözde Kemalizme dayalı bir Türkçülük ile,
Marksizme dayalı bir Kürtçülük, kırmızı çizgimiz olamaz, Olmamalı…
Bunlar bizlere huzur getirmediği gibi, bizlere acı ve gözyaşından başka bir sonuç getirmemiştir.
Huzur yerine acıları yaşatan sistemlerde ısrar etmek aklın kârı değil, başkalarının hesabına kendi insanlarına kötülük yapmaktır.
Bu ülkenin insanları, artık darbecilerin emirleri doğrultusunda hazırlanan yasalarla idare edilmek zorunda değildir. Bunlardan kurtulmak mecburiyetindedir.
Darbe insanlık suçu, halkın iradesini katl etmek, ülkenin menfaatlerine ihanettir.
Bu ülkede Böyle bir Darbe anayasası olduğu müddetçe, bu suçlar işlenmeye devam edecektir.
Bugün yasama organı olan halkın Meclisinde, Cumhuriyet Halk partisinin ilkeleri üzerinde yemin etmekle, halkın iradesinin tecelli edeceğini söylemek doğru değildir. Onlar halkın iradesi ile ortaya konulan kurallar değildir.
Bugün halka dayalı bir Anayasanın yapılması, bir zaruriyettir. Yıkmadan, yakmadan, bölmeden.
Bu ülkede insanlık meselesi vardır.
Bugün darbe hukukunun, insanlık hukukuna dönüşmesi bir aciliyettir.
Temel sorun dün tarlamızda ekilen fitne tohumlarının, bugünkü kanlı ve acı meyveleridir. Bu tohumları yok edecek metodlar bulunmalı, ihtiyacımız olan yeni tohumlar ekilmeli.
Sağlam bir zemin üzerinde, her iklime ve felakete karşı korunaklı, en yüksek depreme karşı dayanıklı, yeni bir evi inşa etmemiz, bugün ve yarınlarımız için zaruri bir hale gelmiştir.
Bu Halk başkasının giydiği bir elbiseyi giymek zorunda değildir. Bir Köle için biçilip dikilen elbiseyi, hürriyetini kazanmış bir insana giydirmek, "Hürriyet'in" manasına hakarettir.
Bu ülke layık olduğu elbisesini giymeli, kardeşlik ve sevgi ortamında yaşamalıdır.
"Ya yeni hal, ya izmihlal"
