Telefon hışımla çalıyor. ‘Alo’ diyen isim, “Bir haber çıkmış. Milletvekillerinden biri siyaseti bırakacağını söylemiş. Var mı bu haberin aslı astarı?” diye soruyor.
“Haberim yok. Öyle bir haber olsaydı şimdiye kadar deprem etkisi yaratmış olurdu” yanıtını verdiğimde ‘birileri bana öyle söyledi” diyor ve bağlantı kesiliyor.
Bir sonraki gün de bir internet sitesinde yazılmış “Başbakan Bingöl’den iki vekilin ismini çizmiş” satırları okuyorum.
Başbakan Erdoğan’ın bazı bakanları listeye koymayacağı, AK Parti Bingöl milletvekilleri, yani Coşkun ve Ataoğlu’nun da listeye giremeyeceğinin konuşulduğunu yazmışlar… Birçok satırında kesin ifadelerin yer aldığı bu haberde(!), Başbakan Erdoğan’ın Bingöl’de sürpriz isimleri aday göstereceği de kesin bir ifadeyle yer alıyor ve tüm bu bilgi ve yorumlar ‘Ankara kulisinden’ derlenen görüşler şeklinde sıralanıyor.
Haberden ziyade, birilerini karalama, birilerine de zemin açma yöntemi olarak yorumladığım bu sözde haberde kurgular kesin bilgi olarak sunulduğu gibi, görüş belirten kimseler de yok. Bu satırları yazan arkadaşların sanırım bu alanda biraz daha yoğunlaşmaları gerekecek. Bu tarz haberlerin yazım şekillerini aktaran notlardan yararlanmalarını tavsiye ediyorum kendilerine…
Gelelim milletvekili aday adaylığı ve adaylık listesinin belirlenmesi noktasına.
Çeşitli iş ve işlemler nedeniyle yaklaşık bir hafta boyunca Ankara’da bulundum. Bir gazeteci olarak siyaset alanındaki son gelişmeleri de yakından takip etme imkânı buldum. Görünen o ki, Bingöl’de konuşulanlarla Ankara’da uygulananlar arasında dağlar kadar fark var. Ne mevcutların, nede aday adayı olanların unvanının, makamının, sahip olduğu birikimin ya da mensubu olduğu aşiretin hiçbir öneminin olmadığını söyleyebilirim.
Başbakan Erdoğan kimi isterse Bingöl’ün milletvekili adayı o isimler olacaktır. Ve bu noktada tanıdığı, bildiği isimler kimlerse onları listeye yazacaktır. “Filan aday adayının AK Parti Genel Merkezinde önemli girişimleri varmış” söylemlerini de inandırıcı bulmuyorum. Çünkü Başbakan Erdoğan da şunun farkındadır ki, “AK Parti’ye verilen oyların neredeyse tamamı onun şahsında partisine verilen oylardır. Oy oranının bu denli yüksek olmasında milletvekillerinin etkisi yüzde 10’u geçmez”
Kimilerine göre mevcut listeyle yola devam edilecek, kimilerine göre bir tek ismin değişecek, kimlerine göre bölgesel isim belirlemeden vazgeçilecek, kimilerine göre Bakan Yılmaz başka bir ilden aday gösterilecek, kimilerine göre de liste tümüyle değişecek,. Bu konuda fikirler fazlasıyla yürütülecektir.
Bu yıl oldukça çekişmeli, kıran kırana bir seçim olacağını söylemek elbette yanlış olmaz. Öyle ki, ‘filan aday adayı kesin aday olacak’ demek de imkânsız! Her aday adayının kendine göre bir girişimi, hazırladığı bir zemini vardır. Her seçim sürecinde aday adayı olanlara da kamuoyu artık itibar etmiyor. Onlar kendilerini iyi biliyorlar.
Ama benim gördüğüm tablo, hiç kimsenin yerinin garanti olmadığı yönündedir. Başbakan’ın geçmişte yaptıklarına bakacak olursak, kimleri silmedi ki! Cevdet Yılmaz’ın Bakan, Yusuf Coşkun’un rakipsiz, Kazım Ataoğlu’nun ‘mire’ olmasının çok ciddi bir artı kazandırmayacağını düşünüyorum. Bazı noktalarda avantajlı oldukları savunulsa da, yine de diyorum ki, “Kimsenin yeri garanti değildir. Milletvekili listesi de genel merkez tarafından değil, Başbakan Erdoğan’ın iki dudağının arasından çıkacak isimlerden oluşturulacak. Bazı sürprizler bekleniyor tabiî ki. Ama bunları söylemek için şuan erken. Yazacak ok önemli notlar var. Ama ben yine de şu günlerde sessiz kalıp gidişatı takip etmeyi yeğliyorum. Pek yakında yine burada çok önemli haber ve yazılar okuyacaksınız. Bu sayede başlıktaki sorunun yanıtını da bulacaksınız. Bekleyelim görelim…