Google News' te Takip Edin

Bingöl genç haberleri google

DOLAR 32,2053 % -0.22
EURO 35,1156 % -0.22
GRAM ALTIN 2.500,70 % 1,40
ÇEYREK A. 4.088,64 % 1,40
BITCOIN 67.017,40 1.267
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 18°
Google News

Yaylaların Serinliğinde ‘RAMAZAN’

Genç’in yaylalarında Ramazan’ı karşılayan yaylacılar serin havada oruç tutmanın ayrıcalığını yaşıyor. Genç ‘in 2 bin 900 rakımlı Çotela Dağı (Qu Şém) eteklerindeki yaylacılar, Ramazan ayını serin yaylalarda doğal hayatla iç içe geçiriyor.

Son Güncelleme :

15 Temmuz 2015 - 12:12

Yaylaların Serinliğinde ‘RAMAZAN’

Haber / Tahir BİLDİK

 

 

Genç’in birçok köyün de hayvancılıkla uğraşan aileler, ilkbaharın sonu itibariyle yaylalara açılıyorlar. Başta tavz yöresi olmak üzere bölgede ki birçok köyden göçerler, hayvanlarına daha iyi otlaklar bulmak amacıyla her yıl bulundukları bölgelerden 2 bin 900 rakımlı Çotela dağının eteklerinde yaylalara çıkıyorlar.

Bir günün çalışması…

Sıcak yaz günlerinde Ramazan ayını Çotela dağı eteklerinde geçiren yaylacılar, sahuru yaptıktan sonra günün ilk ışıklarıyla mesaiye başlıyor. Serin yaylalarda erkekler sürüleri otlatırken, kadınlar ise sağdıkları sütlerle peynir, kaymak ve yoğurt gibi başlıca gıdalarını yapıyor.

Ramazan’ın yaz mevsimine denk gelmesiyle zorlu oruç mesaisinde hayvanlarını otlamaya götüren erkekler, iftara doğru hayvanlarını yeniden kurdukları çadırlara getiriyor. Kadınlarda ağıl ve çadırların temizliğini yapıp akşama doğru yaktıkları odun ateşinde iftar yemeklerini hazırlıyor. Serin yayla havasında hazırladıkları yemeklerini hep birlikte çadırlarında yiyor. Ve bir günün yorgunluğuyla o soğuk havada derin uykuya dalıyorlar.

Ramazanda işler zor ama yaylalar tatil yeri gibi…

Yaylacılardan Mesut Öten yaptıkları işin Ramazan ayında daha da zor hale geldiğini belirterek, "Biz gençler hayvanları otlatmaya götürüyoruz. Kadınlar ise bize yemek yapıp, hayvanları sağıyor. Ramazan ayında hepimizin yaptığı işler yorucu olur ama yapacak bir şey yok. Normal şartlarda yemeğimizi dağda yiyoruz ve çadırlarımıza geç dönüyoruz ama Ramazan’dan dolayı çadırlara erken gelerek iftarımızı ettikten sonra kalan işlerimizi yapıp öylece bir günün çalışmasını tamamlamış oluyoruz" dedi.

Yaylaların köyden daha rahat ve kaçınılmaz bir tatil yeri gibi olduğunu söyleyen göçerlerden Esmer Öten, “Bizler ve çoçuklarımız burada temiz hava alıyoruz. Zamanın nasıl geçtiğini bilmiyoruz. Koşuyoruz sağa sola, bu koşuşturma bize çalışkanlığı, üretkenliği, vefayı, cefayı öğretir. Yaylalar insanlara güç veriyor, insanı hayata bağlıyor. Bu koşturmaca arasında dinlenmeye fazla zaman yoktur. Sabahın ilk ışıklarıyla çalışmaya başlar akşama kadar hayvanlarla ve katıkla uğraşırız. Akşama aile toplanır iftar için genelde sac üzerinde ekmek, etli yemekler, çökelekli sıkma, taze ot böreği yapıp afiyetle yeriz. Geceleri kısa akşamları fazla bir şey yapmıyoruz. Günün yorgunluğuyla iftarımızdan sonra közde demlediğimiz çayımızı içip ve hazırda varsa meyveleri atıştırırız. Güneşin batışı ile doğuşu arasındaki o kısa zaman dilimine ancak uykuyu sığdırırız” diye konuştu.

 

 

 

 

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.