Google News' te Takip Edin

Bingöl genç haberleri google

DOLAR 32,6077 % 0.38
EURO 34,7852 % 0.06
GRAM ALTIN 2.497,60 % 0,53
ÇEYREK A. 4.083,58 % 0,53
BITCOIN 2.049.722 1.445
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 13°
Google News

Yeni Türkiye hayalini, hep birlikte, gerçeğe dönüştürme zamanı…

Son Güncelleme :

01 Mayıs 2015 - 16:43

Yeni Türkiye hayalini, hep birlikte, gerçeğe dönüştürme zamanı…

Bölgemiz ve Dünya‘da, ekonomik ve politik güç dengeleri sürekli değişiyor. Bu dönüşüme, daha adil bir düzenin; daha güçlü, müreffeh, daha istikrarlı Yeni Türkiye’nin oluşumuna destek olmak elimizde. Siyasi görüşü ne olursa olsun, tüm toplumun kucaklaşması ve Anadolu insanının bağrında hep yaşattığı Yeni Türkiye hedefinin gerçekleşmesi zamanı da gelmiştir.

 

Bireyodaklı; adalet, eşitlik ve özgürlükçül saç-ayağı üzerine oturtulan Yeni Türkiye, insan onuru vurgusu ile daha adil ve müreffeh ülke hayaline bir nebze daha yakınlaştıracaktır bizi.

Nereden nereye…

Çok değil, 20 yıl öncesinde, genç bir öğrenci olarak, benim kariyer hedeflerimi etkileyen önemli faktörlerden biri ülkemin, özellikle de, AK Parti iktidarı öncesi son 20 yılda yaşadığı çok acı tecrübeler oldu. Buna, 3 Kasım 2002’ye kadar gözlemlediğimiz tüm politik ve ekonomik başarısızlık ve belirsizlikler dahildir.

Şüphesiz, ülkemizin son 13 yılda yaşadığı değişim ve dönüşüm göz ardı edilemeyecek boyuttadır. Gündem belirleyen siyasi ve sosyal gelişmeler, ekonomik reformlar ve pozitif dönüşümler umut verirken; hala kat edilmesi gereken ince bir yol vardır.1990’lardaki karışık, karanlık seyirden; 2001’de, fırlatılan bir kitapçıktan dolayı dibe vuran ekonomiden; 2002’de, bir yeniden diriliş hikayesi yazıldı. Gecen 13 yıllık zaman zarfında da epey yol alındı… Ancak, gidecek bir o kadar daha yol var; ‘durmak yok, yola devam’.

Modernleşmenin iki atlısı…

Ülkelerin modernleşmesi, o ülkelerde ekonomi ve siyasetin özgürleşmesi ve demokratikleşmesi ile paralel hareket eder. Bu açıdan, ekonomi ve siyaset: modernleşmenin iki atlısı olarak görülebilir. Ekonomi ve siyaset bir araya geldiği zaman, toplumsal hayat üzerinde çok ciddi etkileri olabilir. Sanayi devrimi öncesinde İpek Yolu'nu kontrol eden, ticaret merkezlerini birbirine bağlayan devletler büyük imparatorlukların merkezi oldular. Siyasal düzen ve istikrarla,ekonomik düzeninin dinamizmini bir arada barındırabilen bu devletler, yeni medeniyetler kurdular.Bu dönüşüme uyum sağlanamadığında ise hızlı düşüş ve daralma dönemleri görüldü.

 

Sanayi devrimi sonrasında kadim imparatorluklar dönemi biterken; yeni üretim araçları, siyasal düzenleri değiştirdi. İpek Yolu ticareti de parçalandı. Değişmeyen şey, istikrarlı ekonomik ve politik yapılara olan ihtiyaç oldu. Bugünün Dünya’sında da öngörülebilen ülkeler ve güven veren iktidarlar, umut vadeder ve yatırımcı çekerek daha istikrarlı, kalıcı büyüme ve güçlü ekonomiler yaratırlar.Türkiye'nin, bu anlamda, en büyük zenginliği güven ve istikrar ortamıdır.DoğrudanYabancıYatırımiçin, istikrarlı bir ekonomik ve politik sistem gereklidir. Türkiye, iktisadi gelişme ve şeffaflaşma alanında önemli reformlar gerçekleştirdi ancak 2002’de başlayan ciddi reform süreci hala devam ediyor; etmelidir de.

Türkiye’nin geleceğine dair umut veren şeylerden biri de,bu seçim döneminde, tüm siyasi partilerin vaatlerinin merkezinde ekonominin olmasıdır. Bu, hiç şüphe yok ki önemli bir normalleşme işaretidir. Bu seçim dönemine dek, muhalefet partileri genelde, kimlik ve ideoloji siyasetini yaparken; AK Parti iktidarı, kalkınma ve büyüme ile kafa yoruyordu. Muhalefetin, ekonomiye odaklanması umut verirken; hala, AK Parti’nin uzun vadeli vizyon sahibi siyaset anlayışından uzak duruşu ise düşündürmeye devam ediyor. 1990’larin ‘bol keseden’ vaatlerini andıran siyaset anlayışı, henüz alınması gerek uzun bir yol olduğu gerçeğine işaret ediyor. Rehavete kapılmadan, prensiplerden taviz vermeden yolumuza devam etmeliyiz.13 yıllık AK Parti iktidarında, bu sayede, ekonomik anlamda net bir refah artışı yaşandı. Daha yüksek profilli bir ülke imajı çizdik. Kısır iç çekişmelerden; “Şöyle bir politikanın artısı ve eksisi nelerdir? Maliyeti nedir ve yapılabilirliği nedir?” noktasına doğru gittiğimizi görmek sevindirici.

Yeni kalkınma modelimiz…

AK Parti iktidarı, 2002 sonrası dönemde, krizin ardından hayata geçirilen Neo-liberal ‘Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nı, kalkınma ve sosyal programlarla zenginleştirerek özgünleştirdi. Kemer sıkma politikalarına:


          Altyapı yatırımları


          Kurumların güçlendirilmesi


          bölgesel kalkınma projeleri


          savunma sanayi projeleri


          güçlü bankacılık sistemine geçiş reformları eklendi.

 

Üretim ve istihdam noktasında gelişmiş ülkeler ligine yolculuk devam ediyor. Markalaşma ve verimlilikte ilerleme sürüyor. Reel ekonomi ve küçük üreticiler, bugün, daha fazla destekleniyor. Sermaye birikiminin artırılması ve AR-GE’ye destekler, özellikle de özel sektörde, yeterli seviyede olmasa da sürüyor. Geçmişte, krizi önleme üzerine odaklanan ekonomi politikalarımızın; bugün artık, özel tasarrufların artırılması ve daha hızlı büyümeye; daha verimli büyümeye odaklanması umut veriyor. Meşhur deyimiyle, orta-gelir tuzağına (Middle-Income-Trap) düşmüş gibi görünmemek için de bu gereklidir.

Türkiye geçmişte, popülist politikaların cezasını, ya Merkez Bankası’nda para basarak veya IMF’nin kapısını çalarak çekti.Koalisyon hükûmetleri döneminde, kısa vadeli, seçim ve iktidar hırsıyla; sonu düşünülmeden hayata geçirilen politikalar; oyve zaman kazanma çabaları, ülkenin 10 yıllarına mal oldu.Ülkenin bekası ve müreffeh ülkeler yolculuğu için, önümüzdeki dönemde öncelikle çözüm sureci ve ekonomi üzerine yoğunlaşılacak gibi görünüyor. Daha özelde de, yeni ve güçlü bir iktidarın:


          Toplumun huzur ve refahı, daha güçlü ve müreffeh, daha eşitlikçi ve adil, daha istikrarlı Yeni büyük bir Türkiye hedefi ve hayaline katkıda bulunması,


          Ekonomi politikasına yeni bir bakış açısı kazandırılması; yüksek cari açık, yetersiz özel tasarruf ve aşırı tüketim, yetişmiş insan gücü açığı ile eksikliği derinden hissedilen yapısal reformlarla, ekonomi politikasına katkıda bulunması,


          Çözüm sürecinin başarıya ulaşması; barış ve kardeşliğin tesisi ve devamı, kalkınma ve refah sürecinin devamı ve sürecin, toplumca kabulü için, aktif görev alması ve yeni projeler geliştirmesi,


          Eğitimin, çerçevesini ve kalitesini artıcı politikalar üretmesi; daha eşitlikçi bir düzen; şehirler ve bölgeler arası fırsat eşitliği için ve kalifiye iş gücü hedefi ışığında, eğitim politikası ve reformuna devam ve destek olmasını umut ediyoruz.


           

AK Parti iktidarı öncesi, son 50 yıllık süreçte, kişibaşı gelir artışındabir nebze yol alınsa da; hem eğitim, hem sağlıkta,Türkiye,kendi grubundaki ülkelerden bayağı geride kaldı. Son 13 yılda ise, bu alanlarda,  ciddi ilerlemeler sağlandı. Kurumların kalitesi ile ilgili de yol alınmaya devam ediliyor; AK Parti iktidarı döneminde bu alanda da dönüşüm tüm hızıyla sürüyor.

 

AK Parti iktidarının ekonomi modeli veya etkin ama işe yaramayan uygulamalara eleştirilerine; hele bunların, egemen batıdan öğrendiklerimizden farklı olduğu görüldükçe, akademiden ve ekonomi teorisyenlerinden ciddi eleştiriler gelmektedir. Ekonomi politikalarına gelen bu eleştiriler,özgün politika anlamında da alınacak çok yol olduğuna işaret ediyor.Amerikalı ekonomist Minsky, 1986yılında, temel sürdürülememezlik teorisini (FIS) ortaya attığında, en kuzey uçtaki Washington eyaletinde kendi halinde inzivaya itilmişti. Akademisyen arkadaşları, bu çılgın ekonomiste gülüyorlardı.2008 yılında global ölçekte borç krizi patlak verdiğinde akla ilk gelen isimlerden biri Minsky idi. Yine,Nobel ödüllü ekonomist Krugman bile son 50 yılda,modern ekonomi bilimi ve birikiminin, en iyi ihtimalle hiç bir fayda sağlayamadığını yazmaktadır. Demek ki, söylenecek yeni bir şeyler, önerilecek yeni politikaların olması gayet doğal; hatta gereklidir. Gelinen noktada görülüyor ki, son 200 yılın batı egemen ekonomi anlayışından daha fazlasını söyleyebilmeliyiz. Bu bizi çok da korkutmamalı.

Bugün, modern borç ve faiz sarmalının insanlığı kara deliklere ittiği gerçeğini gördükçe; İslam’da faizin neden haram olduğunu anlamak daha kolay ve anlaşılabilir görünüyor. Büyük resimde: “faiz mi enflasyonu, enflasyon mu faizi doğurur; Önce faiz mi, yoksa enflasyon mu düşürülmeyeçalışılmalı” tartışmasında, enflasyonun daha karmaşık ve çoğunlukla da bir sonuç (insanların talebinin bir sonucu) olduğu gerçeği unutulmamalı. Bu anlamda, Sayın Cumhurbaşkanı’nın faiz eleştirileri, kulağa farklı gelerek şaşırtırken; düşündürmelidir de.

Gidilecek çok uzun bir yol var…

Modern ekonomi anlayışını, genellikle trende uyarak takip eden ve uygulayan Osmanlı ve yeni Cumhuriyet; 19. yy’de, batıdaki gidişatla uyumlu olarak, liberal açık ekonomi modelini benimsedi. İki savaş arası dönemde içimize kapanırken; II. Dünya savaşı sonrası, ithal ikameci, korumacı ve müdahaleci Keynezyen ekolü benimsedik. 1980 sonrası dönemde ise, küresel liberalleşme politikalarına paralel, bizde de dışa açılma süreci yaşanacaktı. 1990 sonrası donemde ise, kısmi de olsa, neo-liberal -neo-klasik ekolün etkisi hissedilmeye başlandı. Bu, biraz da o dönem, global ölçekte etkin olan neo-klasik ekolü takip amaçlıydı. Ancak, bana kalırsa, Keynezyen ekolun etkisini gizlemek için hayata geçirilen bir dizi göz boyama stratejisinden ibaret idi. Keynezyen ekol, tüm GOÜ’lerde olduğu gibi Türkiye’de de etkisini 2008 krizine dek sürdürecekti. AK Parti iktidarına dek,kabuğumuzu kırmayı hiç beceremedik; hatta, çoğu zaman, denemeyi dahi düşünmedik. Batıdan duyduklarımıza, gördüklerimize uyabilmeyi başarı addettik.

 

Osmanlı’nın tarım ağırlıklı iktisadi yapısından; Cumhuriyetin ilanını takiben yeni bir sanayileşme hamlesi ile, yepyeni bir ekonomi mucizesi oluşturulmaya çalışıldı.Çok yol alındığı şüphesiz; ancak Cumhuriyet’in başından bugüne istediğimiz noktada değiliz. AK Parti’nin son 10 yıldaki ekonomi mucizesi yol aldırdı; ancak, gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmaya henüz yetmedi. İspanya, Güney Kore, hatta Almanya gibi yeni bir iktisadi mucize örneği için en az 20-30 yıllık uzun bir dönem boyunca %5’lik büyüme hedefinin tutturulması gerekiyor. Bunun yolu da, AK Parti iktidarının yaptığı gibi trendin dışını zorlamaktan geçiyor; mevcudun dışına çıkmadan bunu başarmak da oldukça zor görünüyor.

 

Son 30-40 yıllık yakın dönemde ekonomistler, fiziki ve beşeri sermaye birikimi yoluyla iktisadi büyümenin, yakın dönemde, eğitim, yatırımlar ve teknolojik büyüme ile; daha uzun dönemde ise kurumsal gelişim ile pozitif ilişkili olduğu sonucuna ulaştı. Kurumsal yapının önem kazandığı uzun dönemde, ekonominin içinde bulunduğu toplumsal ve siyasal yapı ve ortam önem kazanıyor. AK Parti iktidarının reformlarının devamı ve kurumsal kalitenin artırılması bu açıdan önemlidir.

 

Hep şuna inandım, bu ülke insanının mayası sağlamdır. Bugüne değin, onca sıkıntıya rağmen, ülkenin sırtının yere gelmemesini bu sağlam temellere borçluyuz. Çanakkale ruhuyla, Diyarbakırlısı, İzmirlisi; Türk ve Kürt’üyle herkesin; 2023 hedefini gerçekleştirmek ve Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri yapmak için var gücüyle çalışacağına inancım tam.Hacı Bektaş'ıVeli'nin dediği gibi 'Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız'.

 

Bu seçim döneminin, Bingöl’ümüz, bölgemiz, ülkemiz ve insanımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Tüm aday arkadaşlarımı canı gönülden destekliyor; tüm hemşerilerimin ve bölge insanının da aday arkadaşlarımıza aynı duygularla sahip çıkmalarını, ülkemizin geleceği; barış ve huzur ortamının tesisi adına, rica ediyorum.

 

Saygı, sevgi ve muhabbetle,

 

Dr. Bilal BAĞIŞ kimdir?

AK Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Aday Adayı

Ekonomist, Stratejist, Danışman ve Akademisyen

1984 yılında Bingöl’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bingöl’de, liseyi ise Diyarbakır’da tamamladı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) başarı burslu olarak mühendislik okudu. Sabancı Üniversitesi’nde burslu ekonomi yüksek lisansı yaptı. Ardından, ABD’de Kaliforniya Üniversitesi’nde dünyanın en iyi para politikacılarından birinin yanında, burslu uluslararası ekonomi doktorasını tamamladı. Araştırma konuları, lisans döneminden bu yana, istikrarlı bir şekilde, ülke sorunları ve politika enstrümanlarının etkinliği üzerine odaklandı.

Öğrenim hayati boyunca okul birincilikleri ve OSS dereceleri dahil bir çok basari yakalayan Dr. Bağış; Türkiye Cumhuriyeti yurtdışı devlet bursu ile; TUBITAK, TEV, Fulbright, ITU, Sabancı, ve UC gibi üniversite ve kurumlardan bir çok ödül ve burslar kazandı. Doktora sonrası aldığı diksiyon eğitimi ile birlikte, onlarca eğitim ve finans sertifikası aldı ve bir çok uluslararası seminer ve konferansa aktif katıldı.

Dr. Bağış, Sabancı Üniversitesi ve Kaliforniya Üniversitesi’nde kendi derslerini verdi. Ayni üniversitelerde, ekonomi ve matematik derslerine asistanlık yaptı. Merkez Bankası, THY, TSKB ve Yapı-Kredi gibi Türkiye’nin önemli bir çok kurumunda araştırmalar yaptı ve kısa sureli tecrübeler edindi. Türkiye ve ABD’de çeşitli firmalara danışmanlık yaptı. Mayıs 2014’de Sabancı Grubu’nda genel müdürlükte ekonomist, stratejist pozisyonunda çalışmaya başladı.

Dr. Bağış, ileri düzeyde İngilizce ile birlikte Fransızca ve Almanca biliyor. Ortak dil Türkçe ile birlikte, doğduğu bölgede yaygın kullanılan Zazaca ve Kürtçe dilleri de ana dilleri arasında. Dr. Bağış, Türk-Amerikan Akademisyenler (TASSA) Birliği, Amerikan Ekonomi Birliği (AEA), Dünya Ekonomi Birliği (WEA) ile ITUMED, SUMED ve UC Alumni dernekleri üyesi ve IKAD (İstanbul Karateciler Derneği) danışmanlığı yapmaktadır. Gelişim Platformu kurucu yöneticisidir.

Dr. Bağış, su kayağı sertifikasına sahip olup; yüzme, bisiklet, trekking, satranç ve karakalem çalışmalarına ilgilidir. İyi bir sinema izleyicisi ve düzenli bir kitap okuyucusudur. 

 

Dr. Bağış, akademik kariyerinden dolayı aktif çalışamadığı ancak, kuruluşundan bu yana gönül bağı olduğu; aile çevresinin de İstanbul ve Bingöl’de uzun yıllar aktif olarak çalıştığı ve bir kaç yıldır üyesi olduğu AK Parti’de; 2014’te, yurt dışından döner dönmez son 2 seçimde yerel teşkilatlarında aktif görev üstlendi. Özellikle de iç ve dış tehditlerin zirveye çıktığı, ‘17 Aralık darbesi’ benzeri, derin bağlantılı operasyonların yoğunlaştığı bu dönemde,ülkesine hizmet etmek ve Anadolu insaninin hayır duasını almak için 2015 genel seçimlerinde milletvekilliği görevine talip oldu.


YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.