Google News' te Takip Edin

Bingöl genç haberleri google

DOLAR 32,2053 % -0.22
EURO 35,1156 % -0.22
GRAM ALTIN 2.500,70 % 1,40
ÇEYREK A. 4.088,64 % 1,40
BITCOIN 66.950,00 0.192
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 17°
Google News

Yeni ve Sivil Anayasa mümkün mü?

Siyasi iktidarların hepsi demokratik anayasa ihtiyacına karşılık yeni bir anayasa yapma iddiası taşımışlardır. Başlangıçtan itibaren AK Parti iddiası da bu yönde olmuştur.

Son Güncelleme :

21 Mayıs 2012 - 12:04

Yeni ve Sivil Anayasa mümkün mü?
Kaybedilen zamana ve yapılan hatalara rağmen, yeni anayasaya ilişkin en ciddi adımları mevcut iktidarın attığını söylemeliyim. TBMM başkanı Cemil Çiçek’in başkanlığında kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu, ‘toplumsal uzlaşma’ sağlamak amacıyla farklı gruplardan ve ilgili kurum ve kuruluşlardan aldığı önerilerle çalışmalarının ilk aşamasını sonuçlandırmıştır. Bu gelişmeyi olumlu karşılamak gerektiğini düşünüyorum.
 
Çünkü ‘Toplumsal uzlaşma’,diğer bir tanımla ‘toplumsal mutabakat’ demokratik bir anayasa için zorunludur. Bizim açımızdan, uzlaşmanın temel unsurları ve mutabakatın ortak paydası; evrensel değerlerdir. Bunların da başında, demokrasi, insan hakları, özgürlükler, din ve vicdan hürriyeti ve hukukun üstünlüğü prensipleri gelir. Bu prensipler üzerinden ancak toplumun çoğulcu yapısı, devletin bütün kurumlarına, siyasal ve sosyal alana yansıtılabilir. Ayrıca Sivil anayasa, toplumsal sözleşmenin hukuki bir belgesidir. Bu vasfı taşımayan hiçbir anayasa, toplumsal ayrışmayı önleyemez.
 
Bir idari sistemin yapısını belirleyen anayasa ve yasalardır. Yasalar toplum yararına hizmet etmedikçe demokrasiden ve hukuk devletinden söz edilemez. Meşruiyetini toplumdan almayan hiçbir yasa, dolayısıyla devlet demokratik-hukuk devleti sayılmaz. Bir devletin, cumhuriyet, demokrasi, monarşi veya Şeriat olarak adlandırılması gerçeği değiştirmez. Gerçek bir hukuk devletine meşruiyet kazandıran ve siyasal sistemine referans olan anayasasıdır. Anayasanın da olmazsa olmaz ilkesi adalet, öznesi de halktır.
 
Öyle ise toplumun çoğulcu sosyal, kültürel ve siyasal hayatından anayasaya bakmak gerekir. Etnik kimlikler arasında ayrımcılığı esas almayan ancak Anayasayla tüm farklılıkları siyasal yapının kurucu unsuru olarak kabul etmek, bu unsurları farklılıklarını, inançlarını, tercihlerini yaşamalarına imkân hazırlamak esastır. Örneğin eşit vatandaşlık statüsüne getirilmesi gereken 66. madde çok kritik ve belirleyici maddelerden biridir. Etnik aidiyet ifade eden Türklük tanımının yeni anayasada yeri olacak mıdır? Türk kelimesinin kaldırılması uygun görülmüyorsa, bununla birlikte farklı unsurların varlığı yer alacak mıdır?
 
Yine, Türkiye de laiklik modeli ve uygulaması, devlete dinî hayatı büyük ölçüde kontrol etme ve yönetme imkânı vermektedir. Din özgürlüğünün gereği olarak, dinî hayatın tamamen sivil ve çoğulcu bir şekilde oluşması gerekmektedir. Peki, yeni anayasa; devletin dini hayata müdahalesini tamamen ortadan kaldıracak mıdır? Devlet, bütün ideolojiler, inançlar ve değerler karşısında tarafsız ve bunlara karşı eşit mesafede duran bir niteliğe sahip olacak mıdır?
 
Bu nedenle yeni Anayasa çalışmalarında toplumsal mutabakatın nasıl ve ne ölçüde sağlanabildiği konusunda henüz bir fikir sahibi değiliz. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, yaklaşık elli başlıkta Komisyon’un mutabakat sağladığı ve Mayıs ayı itibariyle Yeni Anayasa yazma sürecinin başladığını kamuoyuna açıklamıştır. Uzlaşma içinde sürecin sonlandırılmasını temenni ediyoruz.
 
Ancak her partinin kırmızıçizgileri dikkate alındığında, demokratik bir anayasanın temelini oluşturacak ilkelerde bir mutabakatın sağlanmadığı açıktır. Mutabakat ihtimalini zorlaştıran en önemli faktörlerden biri de, işin hemen başında Komisyon çalışma usulleri hakkında kabul edilen düzenleme ile her madde üzerinde her partinin 'veto' hakkının olması ve oybirliği şartının ileri sürülmesidir. Bu şartın ortak bir metnin yazılmasını adeta imkânsız kılacağı düşünülmektedir. Dört partinin oybirliği sağlayamayacağı pek çok sorundan söz edilebilir. Muhtemelen, komisyon çalışmalarından ilk çekilen taraf olmamak için partiler birbirini kollamaktadır. Bu nedenle fazla iyimser olmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
 
Kanaatime göre kamuoyunun asıl merak ettiği soru şudur: Yeni bir anayasa ile nasıl bir demokratik devlet hedeflenmektedir? Biliyoruz ki, iktidarı ele geçirenler kendi ideolojilerini anayasallaştırmaktadır. 1924 Anayasası böyledir. Daha sonra askeri müdahale ve darbelerle Kemalist ideoloji güçlendirilerek topluma ve siyasete egemen kılınmıştır. Bugün itibariyle Türkiye siyasal sistemi demokrasi değil oligarşik bir devlet düzenidir. Çünkü belirli bir ideoloji ve belirli bir grubun çıkarına hizmet etmektedir.
 
Başbakan’ın “Yeni Anayasa, ideolojilerin değil milletimizin eseri olacak” ifadesi önemli ve iddialı bir vaattir. Ancak milletin farklı unsurları, temel hak ve özgürlükler Yeni Anayasada nasıl ifadesini bulacaktır? Eşitliğe ve özgürlüğe dayanmayan bir anayasa neyi değiştirecektir? Esas olan Türkiye’nin demokratik bir ülkeye, hukuk devletine nasıl dönüştürüleceği meselesidir. 
 
Cumhuriyet rejimi, bürokratik vesayete dayalı bir sistemdir. Demokrasi ise halkın egemenliği dışında vesayet kabul etmeyen bir sistemdir. Türkiye yeni anayasa ile bürokratik vesayet ile halk egemenliğine dayalı bir sistem arasında tercih yapmak zorundadır. Yeni bir anayasa yapmak, yeni bir devlet düzeni inşa etmek demektir. Daha açık bir ifade ile bürokratik cumhuriyetten demokratik devlete geçmektir. Buna göre, “ileri demokrasiyi” temsil edecek bir anayasa cumhuriyetin ideolojik ilkeleriyle değil, çağın ruhuna uygun ilkelere dayanması zorunludur. Aksi halde Türkiye açısından tarihi bir fırsat daha kaçırılmış olacaktır.
 
Sonuç olarak, siyasal ve toplumsal kesimlerin neredeyse tamamına yakını sorunların çözümü için yeni bir sivil anayasa ihtiyacında birleşmektedir. Ancak Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun bir mutabakat içinde demokratik anayasa yapma iradesine kuşku ile bakılmaktadır. Bu nedenle yeni bir anayasa yapmayı dört partinin mutabakat şartına bağlamak doğru değildir. Gerekirse ikili bir mutabakat ile yola devam edilmeli, o da olmazsa halka gitmenin yolu bulunmalıdır.

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.