Bingöl Online Gazetesi’nin gizemli ve fenomen yazarı Tunahan, Kalkınma BakanıDr. Cevdet Yılmaz ve Milletvekili İdris Baluken ile ilgili yazısından sonra bu kez Milletvekili Eşref Taş’la ilgili yazısını okurlarıyla paylaştı.
Milletvekili Eşref Taş’ın kişisel eksikliklerini gidermesi tavsiyesine yer verdiği yazısında“Mutlak surette bir dil kursuna gider, etkileyici bir hitabet konusunda eğitim alırdım” önerisini paylaşan yazar, atamalarla ilgili de önemli notlar düşüyor ve adalet ve eşitlik ilkesine de vurgu yapıyor.
Makamları, yönetmenin ve idare etmenin zorluğunu kaleme aldığım iki yazıyla çok iyi anladım. Siz okurlarla ilk buluşmamızın rutin olacağını düşünmüş olsam da, sonrasında tarafıma aktarılan sayısız e-mailler beni sürekli yazma noktasında tetikledi.
“Ben Bakan Olsaydım” başlıklı ilkyazımın akabinde Eşref Bey’in yerine geçeceğimi beyan etmiştim. Aldığım sayısız e-mailler ve bu maillerde belirtilen birçok husus ve belge, bir hafta erteleme yoluna gitmeme neden olmuştu. Bazılarını yazımdaki satır aralarına eklesem de, bazı önemli hususları gelecekte yazmayı düşündüğüm yazılar için beklemeye aldım. Burada paylaştıklarım aslında benden çok, halk arasında konuşulanların yanı sıra bana iletilen maillerde yer alan sözlerdir.
Bingöl’ün Genç İlçesi Servi Beldesinde yetişmiş, meşakkatli ve kendi alın teriyle kazandığı parayla sürdürdüğü eğitim sürecinden sonra kariyer basamaklarını bir bir tırmanıp milletvekilliği unvanını elde ederek zirveye ulaşan AK Parti Bingöl Milletvekili Prof. Dr. Sayın Eşref Taş’ın “özü ve sözüyle bir” olduğuna inanmaktayım. Tanıdığım kadarıyla da, yalan söylemeyi beceremez, kalbindekini dilinde de bulabilirsiniz. Hataları kendini bağlar. Lakin affına sığınarak kısa süreliğine kendimi onun yerine koyup neler yapmak istediklerimi paylaşmak istiyorum;
BEN MİLLETVEKİLİ EŞREF TAŞ OLSAYDIM;
1-Milletvekili aday adayı iken yanımda yer alan ve aday adaylığımla alay eden kişileri birbirinden ayırır, o gün yanımda olanların bugün neden yanımda yer almadıklarını sorgulardım, etrafıma çeki düzen verirdim.
2-Milletvekilliği mazbatasını alıp TBMM’deki odama yerleştiğim ilk gün, seçim döneminde verdiğim vaatleri bir tablo haline getirip odamın duvarına asar, her geçen gün yaptıklarıma çarpı atardım. Tüm maddeleri çarpı atarak işaretlemek için var gücümle çalışırdım.
3- Danışman adaylarını çok iyi belirler, karmaşık sorunları çözen, süratli ve reel kararlar alan ve bunları zamanında uygulayabilecek isimleri danışman yapardım. Bir milletvekilinin en güzel aynasının danışman olduğunu unutmaz ona göre adım atardım. Ayrıca şoförümün kendisini danışman olarak tanıtmasını ve milletvekili edasıyla hareket etmesini engellerdim.
4-Sadece bir bölgenin milletvekili olduğumu düşünmeden tüm Bingöl halkına ayırım yapmaksınız hizmet etme gayretine girerdim. Bingöl siyasetini çok iyi analiz eder ona göre davranırdım. Halka rağmen bu memlekette siyasetin yapılamayacağını anlardım. Halkın derdini kendime dert eder sürekli onlarla iletişim halinde olurdum. Beni halktan uzak tutmaya çalışanların niyetlerini okumaya çalışırdım.
5- Bakan Bey’in yoğun temposunu dikkate alır, Bingöl’le ilgili tüm hizmetlerin ön çalışmasını yapmak için STK’lar, akil insanlar, iş adamaları ve muhtarlarla ayrı ayrı guruplar halinde bir araya gelerek düzenli ve faydalı toplantılar yapar bu toplantılarda çıkan kararları rapor haline getirip sayın bakanla değerlendirerek sonuca ulaşma gayretinde bulunurdum. Tüm ilçelerimizin ve köylerimizin sorun ve sıkıntılarını sıraya dizer önceliğine göre adımlar atardım.
6- Bingöl’e geldiğimde etrafımda pervane olanlarla bir hatıra fotoğrafı çektirir, önceki vekillerin fotoğraf kareleriyle karşılaştırırdım. Kimlerin değiştiğine bakar, mevcutların Bingöl’e ne faydası olduğunu sorgulardım. Etrafımdakilerin toplum nazarındaki yerlerini iyi bir gözden geçirirdim. Her seferinde aynı kişiler ile oturup kalkmazdım.
7-Parti teşkilatımla düzenli toplantılar yapıp teşkilatın sorun ve sıkıntılarını dinlerdim. Yönetim kurulu üyelerinden ara raporlar hazırlamalarını isterdim. Kadın ve gençlik kollarını harekete geçirecek tüm çalışmaları hızlandırırdım. Gençlerin sorun ve sıkıntılarına kulak verirdim. Parti teşkilatlarını dinlerken bir sonraki süreçte kendi yerimi sağlamlaştırmanın derdine düşmez, memleketime hizmet edeceğine inandığım kişilerin yönetimde olmasını tercih ederdim.
8-Bingöle geldiğimde tıpkı belediye başkanının yaptığı hatayı yapmazdım, Kurumların misafirhanelerine gidip insanların ayağıma gelmelerini beklemek yerine halkın arasına karışırdım. Halka hizmetin halkı dinlemekten geçtiğini düşünerek hareket ederdim.
9-İl ve ilçe belediye başkanlarının çalışmaları konusunda halkın görüşünü almaya çalışır bu konuda üzerime düşen bir şeyler varsa onu yapardım. Örneğin, gece gündüz çoluk çocuğunun nafakası için çırpınan ve belediyeden maaşını alamayan işçilerin evlerine gidip onların çocuklarını eşlerini dinlerdim. Feryatlarına kulak verirdim kendimi onların yerine koyup muhasebemi yapardım. “İşçim maaşını almadan maaş almam” diyen Belediye Başkanına bu sözünü hatırlatırdım.
10-Sadece seçim bölgem olan genç ilçesine takılıp kalmazdım. Bu ilin başka ilçelerinin de olduğu unutmaz seçimden seçime hatırlanan Kığı, Adaklı, Yayladere, Yedisu ve Karlıova gibi ilçelerimizin de olduğunu hatırlardım. Seçimden bu yana bu ilçelere kaç defa gittiğimi bir düşünmeye çalışırdım. Acaba bu ilçelerdeki insanlar ne yapar ne eder dertleri sorun ve sıkıntıları var mı diye merak ederdim. İlçe başkanlarının bana iletecekleri sorun ve sıkıntılarla yetinmezdim.
11- İlçesi için bir şeyler yapma çabasında olan ve basından edindiğim bilgide ‘Yılın Belediye Başkanı’ ödülünü alan Genç Belediye Başkanı Abdurrahim Ariç’le ters düşmek yerine onunla el birliği yapıp seçim bölgem olan ilçemin daha iyi hizmet alması adına istişareler yapardım. Siyasi hesaplar içine girmezdim.
12-Herhangi bir ilçede istihdam alanı oluşmuşsa, öncelikle o ilçedeki insanların istihdam edilmesi konusunda tavrımı koyar başka ilçelerden transferler yapmazdım. Öncelik hakkını o ilçede yaşayan insanlara ait olduğunu vurgulardım.
13-Adımı kullanıp iş ve işlem yapanların veya yaptırmaya çalışanların ya da böyle bir algı oluşturanların kim olduğuna bakmaksızın hesabını keserdim. Bu konuda sağımı solumu iyi kontrol ederdim.
14-Herkesin dost olamayacağını düşünüp, herhangi bir konuda bir adım atarken en az on kez düşünürdüm. Telefonun icat edilmesi ile mertliğin öldüğünü her türlü çirkefliğin olma ihtimalini hesaba katardım, yerin kulağı olduğunu unutmazdım.
15-Bir okurun dediği gibi; düğünlerde halay başı olup mendil sallarken sergilediğim hünerleri memleketime hizmet getirilmesi içinde gösterir, o mendili Sayın Başbakanın kapısına atar, Bingöl için her türlü hizmeti dilenirdim ve almadan da makamıma gitmezdim.
16-Siyasetin keskin bir bıçağa benzediğini yanlış kullanıldığı zaman yaratacağı zararı önceden hesaplardım. Dost gibi görünen entrikacılara dikkat ederdim. Etrafımda olup bitenleri dönen dolapları iyi gözlemlerdim. Bugünün dost görünenleri yarının farklı hesaplara bürüneceğini asla unutmaz, satrançtaki gibi veziri zamanında harekete geçirirdim. Kaleyi içerden fethetmeye çalışanlara fırsat vermezdim.
17-Profesör unvanıma yakışan projeler hazırlayıp memleketime hizmet etmenin derdine düşerdim. Asla ön yargılı olmaz, bana gelen bir haberin aslı ve astarının olup olmadığını iyi araştırıp ona göre hareket ederdim. Doğruyu bulma adına en güzel adımları atmaktan asla çekinmezdim.
18-Bir yerlerde şirket elamanı alınacaksa insanlar arasında ayırım yapmaz, hak ve adalet içerisinde alımların yapılmasını isterdim. Bu tür işler için birilerini arayıp isim verme girişiminde bulunmazdım. İhtiyaç sahiplerinin dikkate alınmasını özellikle isterdim. Ayrıca alımlarda kişilerin fikir ve düşüncelerini asla dikkate almazdım. Güvenlik veya temizlik elemanı alacak şirketleri arayıp isim yazdırma tenezzülünde bulunmazdım. Müteahhidi arayıp “sıva işini şuna ver” diyerek kendimi küçük düşürmezdim. “Hep kendi yakınlarını, bölgesindeki insanları bir yerlere getiriyor” algısını kırmak için daha adil davranırdım.
19-Ben “bakan olsaydım” başlıklı yazının 19’uncu maddesine takılıp kalmazdım. 29 maddenin tamamından kendime pay çıkarıp kendi siyasi hayatımda uygulardım. Ayrıca kadrolaşmayla ilgili Bakan Bey’in frenlemesini beklemez, kendi kendimi frenlerdim. Birilerini bir yerlere atayacaksam;
a) Bana olan yakınlığına
b) Seçimlerde getireceği oy potansiyeline
c) Şahsıma yönelik olumlu çalışmalar yapmasına,
d) Şahsımla ilgili yaptığı seçim harcamalarına asla bakmazdım.
Seçim kampanyasında maddi olarak yanımda olanlar hizmet almalı ilkesinden vazgeçer, bu kişilerin müdür olması için çırpınmaz, işin ehli olup olmadığına, memleketime katkı sunup sunamayacağına, dürüstlüğüne ve hakkında şaibe olup olmadığına bakardım. Hak ve adalet içerisinde hareket ederdim. Asla birilerini koltuğundan etme derdine düşmezdim. Ayrıca bu memlekette sadece Gençliler, Solhanlılar ya da merkez köylüler değil, kuzey ilçelerinden de okumuş, tecrübeli ve işinin ehli insanlara fırsat tanınmasına vesile olurdum.
20-Birilerinin siyasi entrikalarına alet olmazdım. Özellikle bu memleket için faydalı olan fedakâr insanları elimin tersi ile kenara atmaz, iyi günümde kötü günümde hep yanımda olan ve olmaya çalışan dostlarımın tavsiyelerini dikkate alırdım. Siyaset sahnesine binlerce insanın gelip geçtiğini, Kimilerinin gerçekten iz bıraktığını, kimilerinin de sadece kendi reklamını yaptığının farkına varır, memleketime yapacağım hizmetlerle iz bırakanlar arasında yer almaya çalışırdım.
21- Beni eleştirenleri koltuğundan etmek gibi bir çabaya girmez, tam aksine onları kazanmaya çalışırdım. Birilerini koltuğundan etmek veya birilerine makam vermek için “ bu işler olmazsa milletvekilliğinden istifa ederim” kozunu asla kullanmazdım. Şayet bir gün bu kozu kullanmaya ihtiyaç duyacaksam bunu da memleketime gelmesi mümkün olup ta gelmeyen hizmetler için kullanırdım.
22-Akademisyen kimliğimi kullanarak Bingöl Üniversitesi için katkılarımı dile getirir, Rektör Bey’le düzenli akademik ilişkiler kurarak hem üniversitenin kurumsal kimliğine, hem üniversite gençliğine, hem de halka daha faydalı olurdum.
23-Hapşırdığımda “Padişahım Çok Yaşa” diyenleri, spor ayakkabımı giyerken kunduralarımı kapma yarışına girenleri kendimden uzak tutardım. Bu tür insanların yarardan çok zarar getireceğini hesaba katardım.
24-Bakan Bey’le istişaremi eksik tutmaz, Bingöl adına aldığımız kararların açıklamasını kendisine bırakırdım. Viyadük meselesinde Bakan Bey’i düşünmeden sorunu Başbakan’a aktararak kahraman olmanın hesabını yapmaz, bu işlerde hiyerarşik silsileye özen gösterir ve doğru zamanda doğru hareketle çözüme katkı sunardım. Alt yapısı hazırlanmayan bir konuda da basına demeç vermezdim.
25- Yapamayacağım işlerde kimseye söz vermez, olmayacak işlerde ilgili makamları sürekli rahatsız etmezdim, kanun ve kuralların çiğnenmesine kişiye göre uygulamalar yapılmasına çanak tutmak yerine karşı çıkardım. Yasama ve Yürütme organlarını birbirinden ayırırdım.
26- Mutlak surette bir dil kursuna gider, etkileyici bir hitabet konusunda eğitim alırdım. Bazı siyasi parti liderleri gibi önündeki metinle değil, Başbakan Recep Tayip Erdoğan gibi hazırlıklı ama metin siz konuşmaya çalışırdım. Bunu yapamıyorsam şayet, programlarda elime tutuşturulan evrak yâda notları önceden birkaç kez okur öyle çıkardım kürsüye. Programlarda yapacağım konuşmaları özenle hazırlar veya hazırlattırır her programda partimin icraatlarını anlatmak yerine o programın konusuna ilişkin cümleler sarf ederdim.
27- Seçmenlerimin karşısında; nasıl oturacağıma dikkat eder, sigara içmez, elime tespih alıp sallamaz, sürekli bir kürdanla meşgul olmazdım. Bunun insanlara fazlasıyla itici geldiğinin farkına varır ve ayrıca eğitimci kimliğime de yakıştırmazdım.
28-Toplumsal çıkarları, kişisel çıkarlarımın her zaman üstünde tutar, politikayı geçim kaynağı, mevki ve makam olarak değil, topluma hizmet olarak görürdüm. Halkın deyimi ile mangal gibi yürekli olup gerektiğinde olayların ve haksızlıkların üstüne üstüne gitmekten asla çekinmezdim. Eleştiri ve özeleştiriye açık olurdum. En önemlisi, “seçildiğim günden bugüne bu memlekete ne yaptım?” diye sorardım kendi kendime.
29- Doğup büyüdüğüm beldenin öngörülerini-geleceğini iyi etüt eder, Servi Belediyesi’nin 1971 olan nüfusuna bu maddeye yakışır 29 kişinin ikamet kaydını yaptırıp Servi Belediyesinin kapanmasına engel olurdum.
Ben olsaydım böyle yapardım ama sizi bilmem. Hani dedim ya, ‘yerin kulağı vardır’ diye. Herkes her şeyi biliyor, her şeyin farkındadır. Sustuklarına bakmayın öyle. Ben bu satırlarla görüşümü aktarıyorum. Unutmamak lazım ki, konuşamayanların konuşma platformu da bir gün olacaktır.
Kişiliğinizle hiç kimsenin problemi yoktur, tıpkı benim gibi. İyisiniz, doğrusunuz ama şu gerçeği bilmenizde fayda görüyorum: “Yanlış yönlendiriliyorsunuz.” Tek arzumuz, Bingöl’e en azından yerelde daha fazla hizmetin kazandırılması, seçilmişlerin daha adil ve tarafsız davranmasıdır. Umarım bu arzumuzu çok görmez, ‘kim bu adam?’ sorusuna yanıt aramak yerine aktarılanlardan istifade etmeye çalışırdım.
Sayın Vekilim makam sizin. Şunu çok iyi anladım ki, muhalefet milletvekili olmak gerçekten çok kolay ama siz iktidar milletvekilisiniz. Tüm gözler sizin üzerinizde, attığınız her adım, sarf ettiğiniz her kelimeye dikkat etmelisiniz. Hak ve adalet içerisinde hareket etmek durumundasınız. İşiniz zor, yolunuz uzun. Allah yar ve yardımcınız olsun.
Hayat yokuşunu tırmanırken karşılaştığınız insanlara iyi davranın. Çünkü inişte yine onlarla karşılaşabilirsiniz!
Doğru zamanda, doğru insanlarla doğru adımlar atılmasını temennisiyle, haftaya Bingöl Belediye Başkanı Serdar Atalay olarak buluşmak ümidiyle, hoşçakalın. TUNAHAN.