İktidar Partisi;
Yıl 2002 : %34,43'lük oy
Yıl 2007 : %46,58'lik oy
Yıl 2011 : %49,9'luk oy
Önümüzdeki seçimleri tahmin bile edemiyorum…
Muhalefet, tencere-tava ile olmadığı gibi önerilen her fikre ve düşünceye karşı çıkmakla da olmaz.
Yıllardır en bilindik oyunlarla İktidarın karşısına çıkılıyor.
Somut adımlarla iktidarın karşısında durma konusunda bir türlü başarılı olunamıyor.
Madem, demokratik bir ülkede yaşıyor ve gelecek nesilleri de bu yönde şekillendirmeyi hedefliyor isek o halde demokrasinin gereği olan Sandık(Seçim)’ı bekleyeceğiz …!!?
Demokrasi, tek başına iktidara gelmiş bir lideri Gayri-Meşru yollarla al-aşağı etmek değildir.
Demokrasi, iktidarda olanı her yaptığıyla eleştirmek değildir.
Demokrasi, sokaklara dökülüp milletin huzurunu kaçırmak değildir.
Demokrasi, tencere-tava ile gösteri yapıp, iktidarın her yaptığına muhalefet olarak kuru gürültü çıkarmak hiç değildir.
Demokrasi, bir ülkede toplam oy oranının %50'sini almış bir şahsiyete(Başbakan) saygı duymayı gerektirir.
Eğer bu millet, üç seçim boyunca aynı şahsiyeti İktidara getiriyorsa siz de muhalefet olarak saygı duymalısınız lâkin bunu yapamıyor karşılığında isyan ediyorsanız kimse kusura kalmasın, siz, Recep Tayyip Erdoğan'a değil bilâkis milletin ta kendisine karşı çıkıyorsunuz demektir.
Son zamanlarda yaşanan olaylar iki yönlü kusurludur. Bir yandan ''Demokratik Eylem Hakkı'' adıyla ülkeyi kaosa sürükleyen muhalif gruplar, diğer taraftan ‘’Millettin Temsili Hakkını’’ kullanarak kaosu tetikleyen iktidar sesleri…
Peki, bu kaosun sonucunda kazanan ve kaybedeni biliyor muyuz?
Bu eylemlerin şüphesiz kaybedeni, bu milletin ta kendisidir. Eylemlerin başladığı ilk günden bu yana olaylar, ülkenin dört bir yanına sıçramış ve yaşanan olumsuz çatışmalar sonucu ülkem insanı zarar görmüştür. Millet olarak maddi zararlardan çok manevi hissiyatı düşündüğümüz Cihan nezdinde aşikârdır. Ne yazık ki yaşanan olaylar neticesinde ölüm vakaları olmuş ve gencecik bedenler hayata gözlerini yummuştur ki ölümle burun buruna gelmiş yüzlerce yaralı insanımız olmuştur. Olaylara ekonomi yönünden baktığımızda borsa seyrini bozmuş ve döviz bakımından Türk Lirası gittikçe değer kaybetmiştir. Borsa'da yaşanan olumsuz etkiler, milyar dolarların uçup ülkemizi terk etmesine sebebiyet vermiştir. Eylemler sonucu yaşanan çatışmalarda birçok iş yeri ve araç ateşe verilmiş çevre ağır tahribata maruz bırakılıp milletimiz zarara uğratılmıştır.
Bu eylemlerin kazanına baktığımızda; Yıllardır ülkemizi kaosa sürüklemek için her türlü senaryoyu hayata geçirmeyi hedefleyen dış mihraklar olduğu bilinmelidir. Şüphesiz günümüz Ortadoğu'sunda yaşanan sıcak gelişmeler sınırlarımızı zorlamış ve bağrımıza bir kor ateş gibi düşmüştür. Yıllardır Sağ-Sol, Alevi-Sunni, Türk-Kürt ve şimdide İktidar-Muhalefet (%50-%50) kavgası çıkarılmış, ülkem insanı birbirine kırdırılmak istenmiştir. Dış mihrâklar deyince aklınıza soru işaretleri geliyorsa; o zaman size tek tavsiyem, aylardır dış basında çıkanları dikkatlice takip etmenizdir. Yıllarca bizleri barbar olarak nitelendiren ülkeler birden bire şanlı, kahraman, yiğit vs. gibi güzel sözlerle nitelendirmeye başlamıştı. Kimi ülkelerin dünyaca tanınmış dergi ve gazetelerinde tam sayfa ilanlarla manşet edilmiştik, kimi hollywood yıldızları eylemlere destek olduklarını beyan etmiş ve güzel ülkemi kaosa sürüklemek için her türlü desteğe hazır olduklarını ifade etmişlerdi. Yaşanan kaos ortamında, eylemcileri galeyana getiren her dil ve kalem, gezi parkı eyleminin ve dış politikanın tek kazananlarıdır.
Yaşanan bunca olaylar neticesinde geçtiğimiz ayda Başbakan R.T.Erdoğan tarafından hazırlanıp kamuoyuna sunulan ‘’Demokratikleşme Paketi’’ kimi kesimleri memnun ederken, kimi kesimleri de vatan elden gidiyor düşüncesine kaptırıp tekrar sokaklara dökmüştür. Bilinmelidir ki hiçbir ulus, kendi iç meselelerini halletmeden ekonomik refahı yakalayamaz, yani, ekonomik bağımsızlığına asla ulaşamaz. Bir ülke de etnik yapılar arasında cereyan eden çatışmaların varlığı devam ettiği sürece, o ülke insanı, daima, sefalet ve açlığa mahkûm kalacaktır. O halde etnik yapıların birlikte yaşamaları, kendi öz benliklerinin korunması konusunda emin adımlarla kat edilen bu yolda, İktidar, Ana Muhalefet ve Muhalefet olarak birlikte hareket edilmeli ve siyasi çıkarlardan öte, milletin menfaati göz önünde bulundurmalı, Anadolu Halkları’nın Vatan bilinciyle birlikte yaşamaları amaçlanmalıdır.
Ben, milletimin sevdalısı bir vatandaş olarak ülkemde İktidar sarhoşluğu yaşayanları ve iktidarı sandık dışı devirmek isteyen muhalifleri Allah'a havale ediyorum. Biz, bu vatanın yılmaz bekçileri
olarak, ülkemizin her türlü menfaatini gözeten ve gerektiğinde her türlü tehlikenin karşısında durup, canımız pahasına milleti için ölmeyi hedefleyen bireyler olmaktan gurur duymaktayız.
Biz, Sine-i Millete karşı duracak kadar şuursuz değiliz ve her zaman dualarımızda olan ALLAH VATANIMIZI VE MİLLETİMİZİ KORUSUN sözleriyle Vatanı Millete, Milleti de ALLAH'a emanet ediyorum…!!?
Bir sonraki yazım ‘’ODTÜ YANINCA İKTİDAR BOĞULUR, BATI KAHKAHALARA TUTULUR’’
Balıkesir Üniversitesi
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi
Mesut KOVALAR