Karlıova’daki barış yemeğinin ardından partisinin il başkanlığınca Bingöl merkez Genç Caddesi üzerinde düzenlenen programa katılan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, halka seslendi.
Çözüm Süreci ve anadilde eğitim talepleriyle ilgili görüşlerini paylaşan Demirtaş, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın ‘anadilde eğitim isteyen Kuzey Irak’a gitsin’ sözlerini anımsatıp “İki kelime Zazaca öğren belki ufkun açılır” tavsiyesinde bulundu.
Hükümete yönelik eleştirilerde bulunan Demirtaş, AK Partili seçilmişler, Bingöl’deki çalışmalar ve Başbakan Erdoğan’ın Bingöl mitingindeki gaflarını sıralayıp eleştirilerini sürdürdü.
“BARIŞ İSTEMEK MANGAL GİBİ BİR YÜREK İSTER”
Barışmak tek taraflı bir iş değil. Barışmak için iki tarafın da barış konusunda cesur olması lazım. Biz, daha ilk günden buyana, 1991’de Halkın Emek Partisi, meydana çıktığı günden bu yana her konuşmamızda biz barışı savunuyoruz. Halkımız, sizler, alanlara çıktığınızda barışı haykırıyorsunuz. Anaların eli yüreğindedir, barışı haykırıyorlar. Kürtler beş vakit namaz kılar, elini barış için açıyor, barış için duna ediyor. Halkımız bu kadar barış sevdalısıdır, barış konusunda isteklidir. Neden? Çünkü yiğit bir halktır, cesur bir halktır. Barış istemek, böylesine mangal gibi bir yürek ister. Kavga ettiğinle, kırdığınla, küstüğünle, düşmanla barışmak yiğitlik meselesidir.
“BİZ BAŞINDAN BERİ SAYGI BEKLİYORUZ”
Kürt halkı, Sayın Öcalan’ın çağrısından bu yana işte bu yiğitliği koyuyor ortaya. Karşılıksız, menfaatsiz, çıkarsız elimizi barışa uzatmışız. Aylardır siyasetimizi, üslubumuzu, dilimizi bunun üzerine kurduk. Yeter ki akan kan dursun. Yeter ki gençler dağda şehirde birbirini öldürmesin. Yeter ki analar, genç cenazelere sarılıp ağlamasın. Yeter ki babalar evlatlarının ölümünü görmesin. Başından beri çok dikkatli davrandık. Biz dedik ki, sorunlarımızı bir masanın etrafında konuşarak çözelim. Silahlar konuşmasın, siyaset konuşsun. Bize bu süre zarfında hakaret üstüne hakaret yağdırdılar. İki insan masaya barış için oturmuşsa birbirine hakaret eder mi? Hiçbir şey yapmasa saygı gösterir. Biz başından beri bu saygıyı bekliyoruz. Bunların en gözü yaşlısı, gözü sulusu, sözde üslubu da en iyi olanı çıkıp dedi ki: cehennemin dibine kadar çıkıp gitsinler. Sözde bu en iyi niyetli olanları, üslubu en iyi olanları. Sen biriyle barışmak için masaya oturmuşsan, bu şekilde konuşuyorsan, demek ki senin derdin barış falan değil. Öbürü, terörist başı, bölücü başı, biz bunlara gerekli dersi vereceğiz. Bunlar zaten yenildiler, bunların yapacak bir şeyi kalmadı, o yüzden şimdi barış diyorlar. Yukarıda Allah var, aşağıda halkımız şahittir. Biz zalimin zulmü karşısında, bir kişiyken de boyun eğmedik.
“BİR ALLAH’IMIZ VAR, BİR DE HALKIMIZ”
Bizim arkamızda Amerika yok, İngiltere yok, Avrupa yok, İsrail yok, senin arkanda hepsi var. Bizim tankımız, topumuz, panzerimiz, gazımız, copumuz yok, senin hepsi var. Bizim servetimiz, paramız, pulumuz, müteahhidimiz yok, sende hepsi var. Medyamız, medya patronlarımız yok, bir Allah’ımız var, bir de halkımız.
“KENDİ EVLADI NE ASKERDE, NE DAĞDA!”
İktidar mensuplarının, kuvvet komutanlarının çocuklarının nerede askerlik yaptığının sorulmasını isteyen Demirtaş: “Bize yenildiler o yüzden barış istiyorlar diyenler, sizin zerre kadar barış isteğiniz yok. Bunu söyleyenlerin bu savaşla, ölümle, kanla, gözyaşıyla ilgili bir derdi yok. Savaşın, zulmün acısını görmemiş. Hayatında Ankara’dan bu tarafı görmemiş milletvekilleri var mecliste. Adam milletvekilliği yapıyor, profesördür, Ankara’dan bu tarafı görmemiş, bırakın savaşın acısını görmeyi, buraların suyunu içmemiş, tozunu toprağını görmemiş, buradaki insanın kahramanlığını, yiğitliğini görmemiş, Ankara’dan atıp tutuyor. Hiçbir derdi yok. Kendi evladı ne askerde, ne dağda! Ne de sülalesinden bir tek kişi burada görevlidir. Bunları biz araştırıp Meclis’te gündeme getirdik. İsterseniz 50 yıl geriye gidin. Genel Kurmay Başkanları, kuvvet komutanları, bakanlar, iktidar milletvekillerinin birçoğu, üst düzey askeri komutanların kendi oğulları, yiyenleri, nerede askerlik yapmışlar? Tek tek çıkarıp baksınlar. En doğuda yapanı Sivas’ta yapmış. Bodrum, Marmaris, Kuaşadası. Belgeleri elimizde. Peki, kimin çocuğu dağda canını veriyor. Gariban, işsiz, yoksul, Türkün, Kürdün, Arap’ın, Çerkez’in en yoksul, en halk çocuğunun canı gidiyor burada. Ölen çocuklar bizim çocuklarımız. Bu halkın çocukları. Bu kısır döngünün durması gerekiyordu. Bunun için cesur bir iradeye, bir çağrıya ihtiyaç vardı. İşte Sayın Öcalan bu çağrıyı yaptı.”
Hükümetin, Abdullah Öcalan ile görüşmelerini gizlediğini ifade eden Demirtaş, bütün dünyanın bunu bildiğini, bunu gizlemenin bir anlamı olmadığını söyledi.
“İKİ KELİME ZAZACA ÖĞREN BELKİ UFKUN AÇILIR”
Anadilde eğitim taleplerine ilişkin görüşlerini de paylaşan Demirtaş, Bülent Arınç’a da çok sert sözlerle yüklendi.
Demirtaş, şunlar söyledi: “Hala halkın anadiliyle dalga geçiyorlar. Kürtçe eğitim isteyen Kuzey Irak’a gitsin diyorlar. Anadilde eğitimin kıymetini bilmiyorlar. Niye bilmediklerini söyleyeyim. Çünkü kendi anadillerinde eğitim almışlar, ama zerre kadar faydasını görmemişler. O yüzden anadilde eğitim faydalı değildir diye düşünüyorlar. O senin içindir, sen kendi anadilinde yüz sene daha eğitim alsan arpa boyu kadar yol gidemezsin, o belli. Ama Kürt çocuğu kendi dilinde anadil hakkını senden daha iyi anlayabilir. Sen hangi hakla, hangi yetkiyle bir halkı kendi anavatanından kovuyorsun da, anadilde eğitim isteyen Kuzey Irak’a gitsin diyorsun. Buradan hükümet sözcüsüne Bingöl meydanından şu tavsiyede bulunuyorum: anadilinde eğitim almışsın, en az 25 yıl, yaramamış. Sana tavsiyem bir müddet de Kürtçe öğren belki o yarar sana. İki kelime Zazaca öğren belki ufkun açılır. Bu ülkeye, bu topraklara anadil bugün olmazsa yarın gelecek, yarın olmazsa öbür gün olacak. İnşallah hep birlikte o günleri göreceğiz. İstediğimiz, talep ettiğimiz şey bir mucize değil, Allah’ın vergisidir. Elimizden zorla almışsınız, geri istiyoruz, bu kadar. Anadilde eğitim gerçekleştiğinde, eğer bunlar hala iktidardaysa, gelip size şunu diyecekler: size anadilde eğitimi getirdik diyecekler. Onlara şunu söyleyin: biz anadilde eğitim istediğimizde Kuzey Irak’ı gösterdiniz, anadili halk olarak biz getirdik deyin.”
AK PARTİ VE SEÇİLMİŞLERİNE ALAYLI GÖNDERME!
Bir partinin halka hizmet etmesinin övünülecek bir durum olmadığını, bunun zaten birinci görev olduğunun altını çizen Demirtaş, AK Parti ve seçilmişleri ile Başbakan Erdoğan’ı gaflarıyla vurdu.
Demirtaş: “Benim partim halka hizmet etmiş diye övünemem. Bu benim birinci görevimdir zaten. Kaldırım yapmışım, yol yapmışım, kanalizasyon yapmışım, su getirmişim, millet ayda şehir kuruyor. Biz bunlarla övünemeyiz. Bunları yapmışız ama bunlar bizim övünç kaynağımız değil. Halkın hizmetkarıysak bunları yapmak zorundayız. Çok şükür yapmışız. Bide yapmayanlar var, bunlar gibi. Bütün iktidar senin emrinde, Başbakan Bingöl’e her geldiğinde dünya kadar yatırım sözü veriyor, bakan burada, kendisi belki burada aranızda dinliyordur bizi. Bingöllünün hiç mi hatırı yok, oyda verdi size. Belediye başkanı, milletvekili, bakan oldunuz. Hiç mi hatırı yok Bingöl’ün? Hiç mi bu topraklara sevdalı değilsiniz? Bingöl, sen bakan olduğunda da Muş, Bitlis ile birlikte Türkiye’nin en yoksul kentiydi, şimdi senin durumun iyi, Bingöl yine aynı. Hizmet yapmak zor bir iş değildir, hizmet üretmek zor bir iş değildir. Bugün bir asgari ücretle çoluğunuzu çocuğunuzu okutuyorsunuz, evinize bakıyorsunuz, bazılarınız üstüne kira veriyor. Bunu nasıl yapıyorsunuz, paranızı çarçur etmeden, dikkatli kullanarak yapabiliyorsunuz. Belediye de böyledir. Hırsızlık yapmazsan hizmet yapabilirsin, bu kadar net. Bu sıkıntılar sandıklar açıldığında bitecek. Başbakan Bingöl’e gelecek, burada size yine ey Diyarbakırlılar diyecek, kadınlara yine soracak, doğalgaz geldi mi, düğmeye basınca çalışıyor mu, sıcak su akıyor mu diyecek. Siz de deyin ki: sıcak suyu bırak soğuk su gitti.”