Google News' te Takip Edin

Bingöl genç haberleri google

DOLAR 32,2006 % 0.06
EURO 34,9951 % -0.02
GRAM ALTIN 2.513,17 % 0,11
ÇEYREK A. 4.106,88 % 0,06
BITCOIN 71.849,52 8.538
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 12°
Google News

AK Parti ve Ustalık Dönemi

AK Parti’nin Büyük Olağan Kongresi, partililerce büyük bir coşku ile gerçekleştirildi. Her ne kadar yüzün üzerinde devlet başkanı ve başbakan düzeyinde ülke temsilcileri davet edildiği halde çok az kısmının Kongreye katılması söz konusu olsa da, İlk defa bir parti kongresine bu kadar çok sayıda devlet ve hükümet temsilcileri, yabancı misyon şeflerinin katılımı gerçekleşmiş oldu.

Son Güncelleme :

01 Ekim 2012 - 11:43

AK Parti ve Ustalık Dönemi
Bunlar arasında Onur konuğu olarak Mesut Barzani’nin bulunması da çok önemlidir. Ancak Başbakan R.T.Erdoğan’ın, yabancı katılımcıları selamlama sıralamasında onur konuğu olarak davet ettiği Mesut Barzani’yi, olması gereken sırada ve taşıdığı asli sıfatıyla anmaması da bir o kadar önemli ve dikkat çekicidir. Çünkü Anayasa’da statüsü “Kürdistan Bölgesi Başkanı” olarak belirlenmiş ve kendi bölgesinde Irak Federe Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı’nı temsil etmektedir. Bu sıfatının göz ardı edilmiş olmasını, en azından milliyetçi bir yaklaşım olarak değerlendirmek mümkündür.
 Kongrenin organizasyonuna ve ihtişamına diyecek yok ancak organizasyonuna bu kadar özen ve önem verilen kongrede, verilen bunca küresel ve yerel mesajlara rağmen uygulanabilir mesajlar pek yoktu veya verilen mesajlar tatmin edici olmadı. “Manifesto nitelikli” olacağı iddia edilen konuşma, ne yazık ki, Türkiye’nin siyasi geleceğine ilişkin yeni ufuk sunan, iç ve dış barışı tesis edecek yeni projeler ortaya koyan niteliklerden uzak kaldı diye düşünüyorum.
Dahası, toplumsal ve siyasal gerginliği ortadan kaldıracak bir sağduyu siyaseti beklentisi oluşturulamadı. Aksine, siyasetin gerilim, gerginlik ve kutuplaşmadan beslenmeye devam edeceği izlenimi edindim. “2023 vizyonu” iddiasını da farklı bir cumhurbaşkanlığı/devlet başkanlığı projesi olarak algıladım. Kanaatime göre, Köşk’e daha etkin ve daha yetkin bir cumhurbaşkanlığı formülü düşünülmektedir. Bu nedenle, PKK ve İmralı merkezli müzakere arzusunu da bu bağlamda değerlendirmek mümkündür. PKK ile diyalog ve uzlaşma, BDP ile de gerilim ve gerginlik politikalarına devam edileceği anlaşılmaktadır. Bu yaklaşım, Köşke çıkmak için önemli bir politik strateji olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, müzakere için İmralı’nın adres gösterilmesi, Abdullah Öcalan’ın resmi/meşru muhatap kabul edilmesi anlamına gelir. Devlet ve hükümetin geldiği yeri göstermek açısından bu yaklaşım son derece önemlidir.
Dikkatimi çeken ve esasen anlamakta zorluk çektiğim bir husus da, çıraklık-kalfalık-ustalık dönemini ifade eden “Büyük Usta”  sloganının, partililer için en heyecan verici noktalardan birini oluşturmasıdır. Ustalık döneminin, hangi icraatların müjdesi olduğunu bilmiyorum. Çünkü iktidar dönemini çıraklık-kalfalık ve ustalık olarak tanımlayan bir siyasi anlayışla ilk olarak AK Parti iktidarıyla tanışmış olduk. Daha önce siyasi literatürde bu sözcüklere rastlamak sanırım mümkün değildir, hele devlet yönetimi için böyle tanımlamaların sorunlu olduğu açıktır. Her alanda olduğu gibi, siyaset ve devlet yönetiminde de kuşkusuz tecrübe kazanılır ve bu tecrübenin önemi de tartışılmaz. Ancak siyasette tecrübenin karşılığı ustalık değildir. Kaldı ki halk dilinde de iyi, çalışkan, dürüst, adil ve işini bilen yöneticilere usta denmez.
Siyasette ve özellikle devlet yönetiminde öncelikli ve esas olan ustalık değil, ehil olmaktır. Ehliyet yöneticilerin olmazsa olmazıdır. Demokrasinin bir gereği olarak milletten aldığı yetki ile devleti yönetenlerin ilk dönemine “çıraklık” denilmesi, en azından yetkiyi veren milleti küçümsemektir. Millet inanmadığı ve becerisinden şüphe ettiği birine, geleceğini bilerek teslim etmez. İcraatları tartışılabilir, ancak milletin çoğunluğu R.T.Erdoğan ve ekibini ehil gördüğü için üç seçim üst üste yönetme yetkisini vermiştir.
Ayrıca siyasi deneyim bakımından da Tayyip Erdoğan’ın çıraklığı inandırıcı değildir. Parti kademelerinin hepsinde görev almış, seçim kazanmış, seçim kaybetmiş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı gibi önemli bir görevi başarıyla yapmış birinin Başbakan olarak hala çırak sayılmasının, siyasi açıdan bir izahı yoktur. Muhtemelen bizim anlamadığımız bir şifre olarak çıraklık-ustalık tabirleri kullanılmaktadır. İlla bu tabirlerle ifade etmek gerekiyorsa, R.T.Erdoğan’ın çıraklık dönemi AK Parti’nin millete, dolayısıyla demokrasiye en yakın olduğu dönemdir. Bu bağlamda ihtiyacımız olan R.T.Erdoğan ve partisinin ustalık dönemi değil çıraklık dönemidir. Muhtemelen ustalık ile hedeflenen yeni dönem, milliyetçi muhafazakâr söylemlerle arkasında oluşturduğu kitlenin desteği ile Abdullah Gül’e rağmen köşke çıkmayı başarmaktır. Kuşkusuz bu hedefe politik manevralarla ulaşmak mümkün olacaksa, R.Tayyip Erdoğan’ın siyasi mahareti ve bu anlamdaki ustalığı yeterlidir.
Anlaşılan AK Parti Milli Görüş limanına bu nedenle yanaşmıştır. Muhtemelen bu limanda demir atacaktır. Bu durumda, “gelişerek değiştiğini” iddia eden AK Parti, gerileyerek değişmektedir.  Açıkça ifade etmeliyim ki, AK Parti’nin başlangıçta üzerinden gömleğini çıkardığı Milli Görüş desteğine yeniden ihtiyaç duyması, kullandığı demokrasi ve özgürlük referanslarının tükendiğini göstermektedir. AK Parti, başlangıçta iddia ettiği özgürlükçü siyasete dönmemesi durumunda devletçi ve milliyetçi koridorda boğulmaya mahkûmdur. Ancak, bu milliyetçi söylem ve politikalarla çıraklık dönemindeki hak, hukuk, adalet, özgürlük eksenine dönülmesi artık mümkün görünmemektedir.
Son olarak gözden uzak tutulmaması gereken husus, mutlaka ulaşılması gereken hedeflerin konulması durumunda kayıplarında aynı şekilde trajik olacağıdır. Bu nedenle ustalık döneminin de zorunlu emeklilikle sonuçlanması sürpriz olmamalıdır. Hem cumhurbaşkanlığı hem de parti üzerindeki hâkimiyeti koruma düşüncesi Türkiye’nin siyasi tarihinde mümkün olmamıştır ve bunun R.Tayyip Erdoğan’a nasip olma ihtimalini de düşük görüyorum. Bu yüzden bu hesaplar üzerinden Türkiye’yi ayrıştırmamak gerekir. Türkiye’nin ihtiyacı olan Sağduyunun egemen olacağı demokratik siyasettir.
 

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.