18°
İşte onun bu yiğitliğini, civanmertliğini, dürüstlüğünü yakından tanıyan ve ona dava arkadaşlığı yapan arkadaşlarından biri de BAHRİ ARAN’dı. Bahri Aran’dan önce Muhsin Yazıcıoğlu’ndan bahsetmemin nedeni ülkemizde Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu için kullanılan “BİR YİĞİT ADAM”ifadesinin çok iyi tanıdığım değerli abim, büyüğüm ve teyzemin oğlu Bahri Aran içinde geçerli oluşudur. Bahri Aran’ı tanıyan hemen herkes onun sahip olduğu insani ve yardımsever kişiliğinden ötürü bu övgüye fazlasıyla layık biri olduğunu bilir ve hatta onun için fazlasını bile söylerler. Hayatının şu ana kadar ki bütün evrelerinde memleketi Bingöl’e hizmet etmek için her türlü zorluğa, sıkıntıya göğüs gerdi ve hep mücadele içinde oldu. Bingöl’ün Genç ilçesine bağlı Meşedalı köyündendi. Fakat Bingöl’ün tüm ilçelerinden tutun, en ücra köylerine bile gitmiştir. Bingöl’de gitmediği köy, ulaşmadığı mezra bırakmamıştır. Kimi zaman görevi gereği yol yapımları için gitti, kimi zaman hemşehrilerinin sıkıntılarına, imdadına, hastalıklarına ve sağlık kuruluşlarına yetişmeleri için yardımlarına koşmuştur. Allah biliyor ya, fakirin, fukaranın her daim yardımına koşmuştur. Kalender adamdır, yiğit adamdır, mert adamdır, kadirşinastır, şefkatlidir, ama yeri geldiğinde ve haksızlık olduğunda, bu haksızlığa neden olan her türlü gücün karşısına çıkabilecek kadar da gözü kara ve korkusuz bir adamdır.
İşte bu YİĞİT ADAM, bu civanmert adam, bu yürüyüşüyle, heybetiyle düşmanlarına korku salan, sevenlerine de güven veren DELİ DOLU ADAM BAHRİ ARAN, maalesef son bir ay içinde amansız bir hastalığın pençesine düşmüş ve ciddi bir şekilde hem psikolojik, hem de fizyolojik olarak menfi bir süreç yaşamaktadır. Hastalığı da çağın en büyük illeti olan ve Rahmetli Hacı Anneminde yakalandığı kanser hastalığıdır. Sevgili Bahri Aran abimi, İstanbul’da ziyaret ettiğimde, gördüğüm tablo karşısında gerçekten çok üzülmüştüm. Çünkü en son gördüğüm heybetli ve aslan gibi olan Bahri Aran, bir ay içinde hastalığının da etkisiyle özellikle fiziken çok hızlı bir değişim yaşamış ve ileri derecede zayıflamış bir durumdaydı. Ziyaretimiz esnasında kendisiyle başbaşa yapmış olduğum o kısacık muhabbet esnasında hem çok duygulanmış, hem de elini sıkarak (kullanmış olduğu ilaçlardan ötürü kendisine dokunmamı istemese de) alnına bütün muhabbetimle ve sevgimle bir öpücük kondurmuştum. O an kendime hakim olmasam, hüngür hüngür ağlayacak ve biri bana dokunsa, avazım çıktığı kadar bağıracak bir ruh haleti içindeydim. Fakat Yüce Rabbim öyle bir sabır vermiş ki, hastalığını verdiği kullarının isyan etmeyip tevekkül içinde olmalarını sağlayacak dirayeti ve zihin açıklığını da vermiş. Bahri Aran abimde maşallah müthiş bir tevekkül örneği sergiliyordu. Bana sık sık söylediği DUA DUA DUA edin…. Özellikle tüm kardeşlerinden, sevdiklerinden, hemşehrilerinden ve mübarek insanlardan kendisi için DUA istiyordu.
Yarabbi derdi veren de sensin, dermanı verecek olan da sensin. Sen herşeyin iyisini bilir ve kulların için hayırlı olanı nasip eylersin. Bahri Aran abimizin derdine deva, hastalığınaşifa nasip eyle. Sen onu elden ayaktan düşürme ve yatağa mahkum eyleme. Amin…
Ferhat uslu
06.09.2012 Perşembe Saat: 01:00
