Sınır kapıları, liman kentleri ve büyük kentlere karayoluyla ulaşan Bingöl, temmuz ayında açılması beklenen havaalanı ile zaman kaybını da önemli ölçüde gidermiş olacak. Hükümetin çözüm süreciyle birlikte yeniden gündeme gelen kalkınma ve gelişme konuları, Bingöl gibi endüstriyel sanayi, sağlık, eğitim ve istihdam alanlarında geri kalmış kentlerin yatırım fırsatları tekrar gündeme geldi. Özellikle süreçten önce açıklanan son teşvik paketinin en toleranslı bölgesi olduğu açıklanan 6. Bölge’de yer alan Bingöl, 1970-1980’li yıllarda olduğu gibi Ortadoğu’ya hayvansal ürünler, hayvan ve meyve ihraç etmenin hayallerini kuruyor. Bir zamanlar hayvancılığın üretim merkezi olduğu halde sektörde meydana gelen erimeye engel olamayan Bingöl, Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılan en önemli sınır kapılarından olan Habur Sınır Kapısı’na olan uzaklığı 381 kilometre, Cilvegözü Sınır Kapısı’na 521 kilometre, Gürbulak Sınır Kapısı’na olan uzaklığı ise 359 kilometre. Öte yandan Ankara’ya 905 kilometre mesafede olan Bingöl’ün, önemli liman ve kıyı kentlerinden olan Mersin’e 702, Samsun’a 720, Trabzon’a 482, Antalya’ya bin 191, Hatay’a 623, Adana’ya 633 ve İstanbul’a da bin 311 kilometre uzaklıkta.
Çözüm sürecinin bölgeye yansılamaları ve esen barış rüzgarının yatırımcıyı ne derecede etkileyeceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bingöl Girişimci İşadamları Derneği (BİNGİAD) Başkanı Medeni Arifoğlu, “Çözüm sürecinin bölgeye yatırım anlamında olumlu yansımalarının olacağını düşünüyoruz. Süreçle birlikte bizi arayan yatırımcılar oldu. Bingöl’e yatırım yapmayı düşünen işadamları var” dedi.
İşadamlarının özellikle tekstil alanında yatırım yapmak istediklerini belirten Arifoğlu, “Bugüne kadar bölgede yatırım yapmak isteyen işadamları terörden dolayı bir türlü adım atamıyorlardı. Ancak gelişen yeni süreçle birlikte yatırımcılarda adım atmaya eğilim gösterdi. Örneğin bir süredir Bingöl’de yatırım yapmayı düşünen Sütaş, Bingöl Havaalanı şantiyesinin yakılmasından sonra vazgeçti. Şimdi ise Bingöl’de süt topluyorlar. Bu süreçle birlikte yatırım yapma ihtimalleri daha da yükselebilir. Çünkü terörün olduğu yerde yatırımcı ürkek davranıyor” diye konuştu.
“İLKEL YÖNTEMLERLE TARIM VE HAYVANCILIK YAPIYORUZ”
Bingöl’ün temel geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğuna dikkat çeken Arifoğlu, ancak ilkel yöntemlerle yapılan tarım ve hayvancılığın istenilen düzeyde olmadığını hatırlattı. Tarım ve hayvancılığın bilimsel yöntemlerle profesyonel olarak yapılması gerektiğinin altını çizen Arifoğlu, “Biz babadan-atadan kalma yöntemlerle tarım ve hayvancılık yapıyoruz. Bunda ısrarcı olduğumuz için istenilen verimi de alamıyoruz. Öncelikle süreçle birlikte bu iki sektörde profesyonel yöntemlerin geliştirilmesi şarttır. Devletin çok ciddi teşvikleri olduğu halde bunu tam anlamıyla kullanamıyoruz. Oysa yeni teşviklerle birlikte özellikle hayvancılığın daha ileri bir seviyeye taşınması mümkün. Bingöl’ün altın değerinde eşsiz kaynakları var. Örneğin sahip olduğumuz jeotermal kaynaklar birçok alanda kullanılmaya uygundur. Özellikle sağlık turizmi ve seracılıkta kullanılan termal suyun Denizli’de nasıl kullanıldığını yerinde gördük. Bingöl’den 40 işadamıyla birlikte iki hafta önce Denizli’ye gittik. Burada bölgedeki yatırımcılarla çeşitli temaslarımız oldu. Denizli termal suyunu seracılıkta profesyonel bir şekilde kullanıyor. Meyvecilik ve sebzecilik çok gelişmiş. Denizlili işadamlarıyla bu konuda ortak bir karar aldık. Geliştireceğimiz proje ile Bingöl’de termal, meyvecilik, hayvancılık ve seracılık konusunda yatırım yapmak isteyen müteşebbislere eğitim verilecek. Birkaç aylık eğitimden sonra çiftçilerimiz, bugüne kadar geleneksel olarak yaptığı işleri daha profesyonel olarak yapma imkanına kavuşacak” dedi.
“OSB’DE SIRADA BEKLEYEN 15 GİRİŞİMCİ VAR”
Termal turizmin canlandırılmasıyla Bingöl’de yapılacak otellerle tesis sorununun giderilebileceğini ifade eden Arifoğlu, “Dışarıdan bizi arayıp Bingöl’deki termal kaynaklardan faydalanmak isteyenler oluyor, ancak kalacak yer sorunu olduğu için gelmiyorlar. İşte bu sorunların aşılması için turizm bölgesi ilan edilen alana oteller yapılması lazım. Diğer taraftan OSB’de yatırım yapmak için sıra bekleyen 15 girişimci var. OSB’nin şu anda talebi karşılamama durumu var. OSB’de arsa tahsisi başvurusunda bulunup yatırım yapmak isteyenlerin yüzde 10’u bile yatırım yapsa bize yeter” şeklinde konuştu.
“KÖYLERDE TEKRAR CANLILIK OLACAK”
Çözüm süreciyle birlikte köylerin tekrar canlanacağını söyleyen Arifoğlu, şiddet ortamından dolayı köylerini terk etmek zorunda kalanların dönmesiyle kırsal alanda da canlılık yaşanacağını, bununda göç ve benzeri olumsuzlukların önüne geçebileceğine dikkat çekti.