
Ne zaman büyüdük biz,
Hani o kan kardeşlerimiz?
Hani o sokağa çıktığımızda aradığımız ilk gözler?
Hani nerde o çocuk hallerimiz?
Hani o yıkık dökük evlerimizde duvarlara çarpan gülücüklerimiz?
Hani o “leyli de yar” türkülerimiz?
Daha dün tozlu yolarda,
Lastik bir topun peşinden koşanlar olarak şimdi,
Nerelerdeyiz!
Biz büyüyünce hayat da büyürmüş meğer!
Ne çabuk büyümüşüz!
Ne ki, biz insanız!
Yeşilliğinde koştuğumuz tepelerine mahallemizin,
Böğürtlen topladığımız derelerine bıraktık küçücük yüreklerimizi…
Taşlarında kanattığımız parmaklarımızla,
Yollarında çürüttüğümüz ayaklarımızla yazdık hikâyemizi…
Şimdi nerelerdeyiz!
Ne pişmanlıklarımız var?
Hangi aşkları geride bıraktık?
Kaç kalbin bam teline dokunduk?
Kaç şairin çınlattık kulaklarını?
Kaç şiir yazdık okutamadığımız?
Kaç mektup yazdık gönderemediğimiz…
Kaç hayal bıraktık arkamızdan?
Kaç umut yıktık bilemeden?
Şimdi ise her şeyi unutmuş, hiç yaşamamış gibi…
Ne ki, biz insanız!
Kaçımız söz verdik ‘sensiz olmaz’ diyerek,
Kaçımız ihanet ettik, hem de onlarca kez!
Kaç yürek sevdik uzaktan uzağa!
Kaç sevgi, bakışlarda kaldı hayran hayran…
Kaç rüya bozuldu kan-ter içinde,
Kaç hayal yıkıldı küçümsenen…
Şimdi nerelerdeyiz,
Elimizden alınan gençliğimizle biz?
Unuttuk, unutulduk!
Ne ki, biz insanız!
Nerelerdeyiz bildin mi?
Bildin mi hikâyemizin nerelerde dolaştığını?
Bize yabancı ideolojilerin peşinde koştururken,
Kendimizi unuttuğumuz yerdeyiz!
Bildin mi?
Elimizi omuzlarına tuttuklarımıza bir selamı,
Bir kelamı çok gördüğümüz yerdeyiz.
Bu sitemler kendimize!
Ne ki, biz insanız!