Yeni Ekonomi Yönetiminin
yapacakları düzenlemeler ile Ülkedeki alt gelir grubuna ait
2 milyon hanenin kayrılmalısı gerektiğini düşünüyorum.!!
Çünkü,
Enflasyon ve beraberinde gelen hayat pahalılığı
ahlâkî bir çöküntü getirir.
Bu sebeple enflasyon kötüdür.
Şu anda ne yazık ki bu kötülüğü yaşıyoruz.
Enflasyona bağlı yaşanılan
bu erozyonu durdurmak için net adımlar atılmalı..!
Ülke insanının,
tüketime yönelik değişmeyen davranış biçimleri mevcut..
Bu davranış şeklini stabilize etmek için
ekonomide büyümeyi kısa süreliğine yavaşlatmak fayda getirebilir….
Öneri ne olacak;
Düşük faiz yüksek kur mu?
Yoksa,
Yüksek faiz düşük kur mu?
Düşük faiz ölçüsü tartışmalı bir konu..!
Ancak,
kesinlikle dövizi aşağı baskılayacak kadar yüksek olmamalı.!
Ekonomi Yönetimi doğru yaptıkça kur stabilize olacaktır.
Ekonomi Yönetimi hata yaptıkça yaptıkları hatayı örtmek için yüksek faiz kullanmak zorunda kaldıkları görünüyor..!
Ekonomi Yönetimince,
Atılacak adımları sıralayalım:
1) Türkiye’de kur faiz ile baskılanmamalıdır.
Hükümetlerin veya piyasanın yaptığı yanlışları üstüne faiz ödeyerek gelecek döneme erteleme hakkınız olamaz.
Dış ticaret veya döviz talebinde yanlış varsa kura anında yansımalıdır.
2) Faiz,
kuru baskılamayı değil, tasarruf – kredi – yatırım döngüsünü akışkan tutacak seviyeyi hedeflemelidir.
3) Enflasyon için;
Kredi Hacmi,
paranın devir hızı,
para miktarı,
kamu maliyesi,
kamu borçlanma gereği,
para politikası araçları,
kamu bankaları,
toplumsal iletişim,
hukuki düzenlemeler,
birlikte topyekün ve dengeli ancak sert ve kararlı kullanılmalıdır.
Tek başına faiz olmaz
4) Türkiye’nin en önemli, sosyolojik ve güvenlik konusu;
İşsizlik ve istihdamdır.
Nüfus yapısının dengeleneceği 2028 yılına kadar,
odak noktası istihdam ve işsizlik olmalıdır.
Diğer sorunlar bununla ilgisi oranında sıralanmalıdır.
5) Yüksek faiz ile kur’un baskılanması Türkiye için en kötüsüdür.
“Yönetilen kur” ise ikinci en kötüdür.
Merkez Bankası kur ile değil, TL’ye karşı yapılacak spekülatif ve manipülatif saldırılar ile yetkin şekilde ilgili olmalıdır.