DOLAR36,0538% 0.15
EURO37,2511% 0.29
STERLIN44,6369% 0.18
FRANG39,5298% 0.07
ALTIN3.367,74% 0,08
BITCOIN97.975,130.35

Savaşın çocuklarına!

Yayınlanma Tarihi : Google News

Gönlüm İdlib’de.

 

 

 

İdlib’in nefessiz sokaklarında…

Soluksuzum.

 Hücrelerim donuyor, boğuluyorum.

 Titriyor yürek tellerim, üşüyorum.

Gaz kokusu ölüm kokusuna karışmış, ben sokağa taşınmışım.

 Kıyılarında dolaşıyorum çaresizliğimin; düştü-düşecek oluyorum.

Bir dua tutturmuş ki gözlerim, onunla avunuyorum.

Bir noktaya kitlenmiş ki bakışlarım, dalmışım en derinden acısına; Bir babayla iki evladın!

İsyan ediyor ve sen(!) diyor,

sen neredesin! Nerede kardeşlerim?

Kaskatı kesilmişim önümdeki görüntüye…

-Ben mi?

-Ama ben!

Yetmiyor nefesim, varmıyor dilim, ‘ama’lar kâr etmiyor İdlib’in sancılarına.

 

Hep çocuklar oynuyor sanıyordum sokakta…

Meğer büyükler de oynarmış en çirkefinden

Av olurmuş oyunda çocuklar; 

Bu “özgürlük tüccarlarının” ellerinde…

 

Ey mazlum coğrafyanın acılı çocuğu!

Sana mı düştü bu yük!” Ki “bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!”

Ne ağır imtihandır başındaki çocuk!

Sen ki hendeğe gömülen umudum,

Sen ki kıyıya vuran insanlığım,

Sen ki enkazda kalan ömrüm,

Sen ki nefessiz kalan İdlib’li çocuk

Sen ki yeryüzünün mâsum çocuğu!

 

Tarifsiz bir sızı var içimde çocuk!      

Çok mu yandı yüreğin, söyler misin?

Çok mu bekledin kapıları

Çok mu sitem ettin bana?

Anne kokusu mu sardı etrafı,

Özlediğin baban mı yoksa!

Bakışlarına kurban olduğum, bakma öyle!

Yerin dibine batasım var.

 

Biliyorum, gök mavisi düşler deremedim,

Kıpkırmızı ufuklar düştü payına…

Biliyorum da!

Ben sana yetişemem çocuk!

Ben sana yetemem,

 Ben sana ağlayamam.

Tutamam yasını bahanem var! Evim, arabam, çocuklarım var!

Hem, barut da kokmuyor havam, mis gibi çekiyorum içime bedavadan…

 

Ben sana yetişemem çocuk!

Üç buçuk soysuzun keyfi içindir yerlerde süründüğün.

Midesi doymazların çerezi içindir bu gördüğün.

Biri kucağında bir diğeri paçasına tutunmuş çiğerpareleriyle bir şefkat arıyordu ya baban.

Suyu tercih etse batacak, karayı tercih etse mayına basacak… Farz et ki kurtuldu çöp karıştıracak. Olmazsa kimyasalda boğulacak…

Ve olan yine sana olacak…

 

İşte ey çocuk!

Havası yetmeyen, suyu yetmeyen, dini yetmeyen, inancı yetmeyen şu nefislerdir seni bu hale getiren…

Dedim ya çocuk! Ben sana yetişemem,

Anlatamam hikâyesini kalleşliğin.

Üç beş sırtlanın yükünü taşıyor garip hamallar, üç beş soysuzun kafasını taşıyor insanlar…

Kendi fikri yok, zikri yok, bir bilinmez peşine düşmüş üç beş yobaz olduk biz.

Dağdakini vurduk yetmedi, bağdakini vurduk kesmedi, askeri vurduk doymadı, sivili vurduk sarmadı…

Sonra çüçüüüt dedik, kim denk düştüyse…

Ve dünyanın her yerinde o pâk çocuklar vuruldu.

Sorular da anlamsızlaştı böylece;

Ama neden?

Ama niçin?

Ama çocuk?

Daha nereye kadar!

 


YORUM YAP